Hikâye[]
Başlık ve Gereksinimler | Ayrıntılar |
---|---|
Merhaba (Hello) | Bak talebe, çözemediğin bir derdin varsa ben halledebilirim ama dua edecek birini arıyorsan kendine bir rahibe bul. Ne? Sen talebe değil miydin? (Listen disciple, if you've got a problem you can't handle, then I'm the one for the job. But if you're looking for prayer, you'd better find some other Sister ...Huh? You're not a disciple?) |
Sohbet: Sıkılmış (Chat: Boredom) | Yapacak işimiz yok mu? (Don't we have a job to do?) |
Sohbet: Fazla Mesai (Chat: Overtime) | Fazla mesai dışında her şeyin pazarlığı yapılabilir. (Everything is negotiable, except overtime.) |
Sohbet: Mondstadt'ta Yaşam (Chat: Life in Mondstadt) | Sıkı çalışıp her günü dolu dolu yaşa. Mondstadt'ta yaşam bundan ibaret, değil mi? (Work hard and live each day to the fullest. That is what life in Mondstadt is all about, isn't it?) |
Yağmur Yağdığında (When It Rains) | Bu, işleri yavaşlatacak. (This will slow things down.) |
Yıldırım Düştüğünde (When Thunder Strikes) | Çok rahatsız edici. (...What a nuisance.) |
Kar Yağdığında (When It Snows) | Yürümeye devam etmeliyiz ama karda bastığın yere dikkat et. (We should keep moving, but watch your step in the snow.) |
Rüzgar Şiddetlendiğinde (When the Wind Is Blowing) | Rüzgar Hükümdarı Barsibato aşkına. Dur... yok, Bartobas mıydı? (Blessings from the Anemo Archon Barsibato? Wait... no, it's Bartobas...?) |
Günaydın (Good Morning) | *esner* Günaydın... Sabah ayinini kaçırdım değil mi? Öf, zaten çok erken başlıyor. (*yawn* Good morning... I've missed morning mass, haven't I? Ugh, it starts too early anyway.) |
İyi Günler (Good Afternoon) | İkindi güneşinde daha iyi uyuyorum. Sen de bir ara denemelisin. (I'd say I sleep even better in the afternoon sun. You should try it sometime.) |
İyi Akşamlar (Good Evening) | İyi akşamlar. Ben bu gece duaya katılamayacağım... Nedenini sorma. (Good evening. Don't expect to see me at prayer tonight... And don't ask why.) |
İyi Geceler (Good Night) | Hadi biraz mola ver. İşleri ben hallederim. (Go ahead, take a break. I'll handle things here.) |
Rosaria Hakkında: Rahibe (About Rosaria: Sister) | Ben mi? Ben sıradan bir insanım. Kilise, iş... Yapmam gereken neyse onu yapıyorum. (Me? I'm just another ordinary person. Church, work... I just do what I have to do.) |
Rosaria Hakkında: Sorunlar (About Rosaria: Troubles) | Rahibelerin hepsi birbirinden beter. O anki sorun dua değilse, ya koro ya da katılmam gereken başka bir şey oluyor... Gözden uzak durmaya çalışıyorum. Yani sakın beni burada gördüğünü söyleme. (Each of the Sisters is worse than the next. If it's not about prayer, then it's about choir or some other thing I'm supposed to participate in... I'm trying to stay out of sight, so don't you dare tell them you saw me here.) |
Hakkımızda: İnançlar (About Us: Beliefs) | Belki de bir tanrının, isterse herkesi korumaya gücü yetiyordur ama kimseyi daima korumaz. Aksi takdirde, insanların acı çekmesini kimse ciddiye almazdı. (Perhaps a god has the power to protect everyone if they would choose to do so, but that would never happen. Otherwise, people's suffering couldn't ever be taken seriously.) |
Hakkımızda: Dua (About Us: Prayer) | Dua et. Tanrıları memnun etmek için ya da başkalarının ıslah olması için değil, kendin için dua et. (Pray. Not for the gods, nor the betterment of others... but for yourself.) |
Hakkımızda: Savaş (About Us: Battle) | Çok abartma. Bırak, pis işleri ben halledeyim. (Don't overdo it. Let me take care of the dirty work.) |
Önsezi Hakkında (About the Vision) | Önsezi... Belki de gücün kanıtı ya da hayatta kalmanın nişanesi olabilir. Her olayın iki farklı yüzü vardır. Ben Önsezimi törenlerle ve tanımlarla sınırlandırmayacağım. O benim şahidim, ben de onun şahidiyim, o kadar. (A Vision... Could be proof of strength, or a medal for having survived... who knows? There're two sides to every coin. I won't limit my Vision with ceremonies and definitions. It witnesses me, and I witness it, that's all.) |
Paylaşılacak Bir Bilgi | İyi şeylerin neden gerçekleştiğini ya da bizim neden bunlarla mutlu olmamız gerektiğini her zaman bilemezsin ama aşamayacağın kadar büyük bir sorunla karşılaşırsan, asla umudunu yitirme. Sen göremesen de birileri yardıma hazır bir şekilde bekliyor olabilir, bunu asla bilemezsin. (You don't always know why good things happen, or why we should be happy about them. Heh... But if you ever face a problem too big to handle, don't give up hope. You never know, someone may be there to help, even if you can't see them.) |
İlginç Şeyler (Interesting Things) | Bitkilerin yaşantısı veya benzeri konular hiç ilgimi çekmiyor ama karahindiba bir istisna. Böyle basit bir bitkinin nasıl böylesine leziz bir şaraba dönüşebildiğini anlamıyorum. İşten sonra içilen bir kadeh karahindiba şarabı, pazar günü uyumaktan bile iyi geliyor. (I take no interest in plant life and the sort, but the dandelion is an exception. How such a simple flower could turn into such a delectable wine is beyond me. A glass of dandelion wine after work is even better than sleeping in on Sunday.) |
Diluc Hakkında (About Diluc) | Çok belli değil mi? Bu zengin iş insanında görünenden fazlası var. Özgüvenli olduğu kadar ketum da... Hatta biraz tehlikeli bile. (Isn't it obvious? There's more than meets the eye to that rich tycoon. He's confident, yet discreet... and even a little bit dangerous.) |
Kaeya Hakkında (About Kaeya) | Şarabın kendine has kullanımları vardır... Mesela insanların gerçek yüzünü ortaya çıkarır. Kaeya, gerçek karakterini tatlı dilini kullanarak gizliyor ama ben onun içini görebiliyorum. Sen onu bir de sarhoş olduğunda gör. (Wine has its uses... like revealing someone's true colors, for example. Smooth talk is Kaeya's veil, but being me, I can see right through it. Hah, you should see him when he's drunk.) |
Venti Hakkında (About Venti) | Bu ozanla ilgili çok ilginç bir şeyler var... Tam olarak ne olduğunu bilemiyorum ama onu Mondstadt'taki diğer insanlardan farklı kılan bir şey var. (There's something extremely interesting about this bard... I can't quite put my finger on it. There's something that makes him different from the others in Mondstadt.) |
Barbara Hakkında (About Barbara) | Barbara, benim başımın belası. Beni sürekli ayinle ve koro alıştırmalarıyla ilgili azarlayıp duruyor. Rahibe Victoria, ondan özel olarak bana göz kulak olmasını istediyse şaşırmam. (Barbara is like a thorn in my side, always nagging me about mass and choir practice. I wouldn't be surprised if Sister Victoria specifically asked her to keep an eye on me.) |
Jean Hakkında (About Jean) | Yaptığı işte iyi olmasının yanı sıra bir şekilde diğer insanların da çeşitli meselelerini hallediyor... Tam anlamıyla takdire şayan bir kadın. (She's not only competent in her own work but also somehow manages to clear up various matters for others... Huh. Now that's a woman who deserves admiration.) |
Albedo Hakkında (About Albedo) | Kadim bir salonun duvarında asılı duran derin anlamlı ve gizemli bir yağlı boya tablosu gibi... Onun aklından geçenleri anlamak zordur. Ne diyebilirim ki? İlginç hikayeleri olan insanları çekiyorum. (He's like an oil painting you find hanging on the wall in some ancient hall, profound and mysterious... hard to see through. But what can I say, I find people with stories... interesting.) |
Lisa Hakkında (About Lisa) | İşten kaytaran insanlardan haz etmesem de, onların mesai bitişindeki dakikliklerine çok saygı duyuyorum. (Although I deplore those who play truant on a job, I respect her punctuality when it comes to closing up for the day.) |
Klee Hakkında (About Klee) | Bela, hem de bolca bela. Yine de tatlı bela diyeceğimiz cinsten... (Trouble, and lots of it. Although, it is sort of a cute kind of trouble...) |
Varka Hakkında (About Varka) | Varka'nın iyi niyetli biri olduğunu biliyorum ama bitmek bilmeyen konuşmaları hızla sıkıcı bir hal alıyor. Yine de etrafındaki insanları çok önemsiyor, değil mi? (I'm sure Varka means well, but his long-winded conversations get real old real quick. Although, he does really care for those around him, doesn't he?) |
Babası Hakkında (About Her Father) | Baba mı? Bu kelimeyi bilmiyorum. Benim hiç babam olmadı da diyebiliriz, bir sürü oldu da diyebiliriz. Sen niye sordun? (Father? I'm not familiar with the word. You could say that I don't have one — could also say I have many, too. What's it to you?) |
Rosaria Hakkında Daha Fazlası: I (More About Rosaria: I) | Formaliteyi bir kenara bırakalım. Buradayım çünkü bitirmem gereken bir işim var. Pis işleri bana bırak. (Let's forgo the formalities. I'm here to finish a job. Just leave the dirty work to me.) |
Rosaria Hakkında Daha Fazlası: II (More About Rosaria: II) | Tanrılara saygı duymayan bir Rahibe olmanın nesi tuhaf? Domuz yemeyen avcılar da var, balık yemeyen balıkçılar da, öyle değil mi? Yapman gereken her şeyi sevmek zorunda değilsin. Bu her iş için geçerli. (What's weird about a Sister without reverence for the gods? There are hunters who don't eat pork, and fisherman who don't eat fish, aren't there? Just because you do something doesn't mean you love to do it. That's how every job goes.) |
Rosaria Hakkında Daha Fazlası: III (More About Rosaria: III) | Bu yılki Karahindiba Şarabı fena güzel olmuş. Bir kadeh ister misin? (This year's Dandelion Wine is sinfully good. Care for a glass?) |
Rosaria Hakkında Daha Fazlası: IV (More About Rosaria: IV) | Mondstadt tam bir ışık canavarı, hem yaşlı hem de genç. Sürekli birilerinin şehri kollaması gerektiği için yaşlıyken, bir başına hayatta kalamayacak kadar da genç. Benim gibi insanlar da bunun için var. Diğer Rahibelerin inananları önemsediği gibi ben de Mondstadt'ı önemsiyorum. Hepimiz, sevdiklerimize özgürlüğe giden yolda kılavuzluk ediyoruz. Ne? Şehre niye ışık canavarı mı dedim? Çünkü bizim gibi insanlar yalnızca karanlıklarda yaşar... (Mondstadt is a beast of light, both old and young. Old in the sense that it constantly requires someone's protection, yet too young to ever survive on its own. That's why there's people like me. I care for Mondstadt just as the other Sisters care for the believers, we are all guiding that which we love onward on the path towards freedom. Huh? Why do I call it a beast of light? Because people like myself can only be found in the dark...) |
Rosaria Hakkında Daha Fazlası: V (More About Rosaria: V) | Bazen, yıllar öncesinden kalma eski kişiliklerimin yanımda olduğunu ve bana cesaret verdiğini hissediyorum. Eminim sen de bu hissi biliyorsundur. Yeni bir yolda ilerlemek istersen, eski benliğini geride bırakma. Çünkü bu, şu anda olduğun kişinin temellerini oluşturur. Geçmişinden kaçma ve geçmişinle yüzleş. (I sometimes feel that my former selves from years past still exist alongside me, urging me on. I'm sure you know the feeling, too. Even if you decide to venture down a new path, don't just abandon the former you. For that is the foundation upon which you now take footing. Do not fear your past, and do not be scared to come to grips with it.) |
Rosaria'nın Hobileri (Rosaria's Hobbies) | Bazı anlarında, yalnızca sert bir içkinin çözebileceği sorunlar olur. Tabii ben hiç sarhoş olmam. (There are some troubles that only a stiff drink can take away. That being said, I never get drunk.) |
Rosaria'nın Sorunları (Rosaria's Troubles) | Önümüzdeki ayın koro konserini kesinlikle ekeceğim ama eminim Rahibe Victoria bizzat yoklama alacaktır... Sonra uğraş dur. (Ugh, definitely skipping next month's choir concert, but I bet Sister Victoria will be personally taking roll... What a nuisance.) |
En Sevdiği Yemek (Favorite Food) | Hiç Sığır Burginyon denedin mi? Yumuşak alkol tadıyla büyük et parçaları, çok lezzetli. (Have you ever tried Beef Bourguignon? Big chunks of meat with the smooth taste of alcohol... Mmm, it's delectable.) |
En Sevmediği Yemek (Least Favorite Food) | Yani mücveri reçele mi banacağım? Bu kutsal olan her şeye saygısızlık! (You mean I'm supposed to dip this hash brown in jam? Ugh, this is sacrilege!) |
Hediye Alma: I (Receiving a Gift: I) | Yemek konusunda damak tatlarımız aynı. (It seems that our tastes are aligned when it comes to food.) |
Hediye Alma: II (Receiving a Gift: II) | En azından karnımı doyurabileceğim. (At least I'll be able to eat my fill with this.) |
Hediye Alma: III (Receiving a Gift: III) | Bu yemeği gerçekten güzel mi buluyorsun? (Do you really like this food?) |
Doğum Günü (Birthday) | Bugün doğum günün. Yani halledilmesi gereken kirli bir işin varsa, ben sana yardım edebilirim... Kimseye söyleme yeter, tamam mı? (Today's your birthday, so if you have any dirty work that needs taking care of, I can give you a hand... Just don't tell anybody, got it?) |
Yükseltme Hakkında: Giriş (Feelings About Ascension: Intro) | Hımm, tam da ihtiyacım olan şey. (Hmm, just what I needed.) |
Yükseltme Hakkında: Gelişme (Feelings About Ascension: Building Up) | Bana verebileceğin bir iş mi var? Zamanım var. (You have a job for me? I've got time.) |
Yükseltme Hakkında: Zirve (Feelings About Ascension: Climax) | Güzel. Ne kadar kuvvetli olursan, işi o kadar hızlı halledersin. (Good. Getting stronger means finishing jobs quicker.) |
Yükseltme Hakkında: Sonuç (Feelings About Ascension: Conclusion) | Daha önce de kan dökmüşlüğüm var ama daha önce hiç bu kadar güçlü olmamıştım. Bu kutsama için sana teşekkürlerimi sunarım. (I'm no stranger to spilling blood, but never have I possessed such power before. For such blessings, I give you thanks.) |
Savaş[]
Başlık | Ayrıntılar |
---|---|
Element Becerisi | Hiya! (Hyah!) |
Yargı! (Judgment!) | |
Kaçamazsın! (You can't run!) | |
Element Patlaması | Ceza! (Punishment!) |
Titre! (Shiver!) | |
Uyku vakti... (Lights out...) | |
Depar Başlangıcı | |
Depar Sonu | Rosaria repliklerinde Depar Sonu bulunmamaktadır. |
Kanadı Açma | |
Hazine Sandığı Açma | Hımm, burada ilginç incik boncuklar var. (...Hm, there are a few interesting trinkets here.) |
Pek sorun olmadı gibi. (I suppose it wasn't too much trouble.) | |
Bu... gayet iyi hissettirdi. (That felt... pretty good.) | |
Düşük Can | Hımm. İşler ilginç bir hal alıyor... (Hmph. Things are getting interesting...) |
Bugün çok çalıştık sanırım. (Looks like overtime today.) | |
İşini biliyorsun demek. Öyle olsun. (So you know your stuff, huh?) | |
Düşük Canlı Takım Arkadaşı | Bunu bana bırak! (Let me handle this!) |
Kahramanlık yapma! (Don't try to be a hero!) | |
Yere Serilme | En azından... artık... çalışmayacağım. (At least... no more... work.) |
Belki de bu... kaderin cilvesidir. (Maybe this is just... fate's dark design.) | |
Bu... son işim miydi? (Is this... my final job?) | |
Hafif Darbe Alma | Demek öyle. (I see how it is.) |
Ağır Darbe Alma | Ah, baş belası! (Ugh, what a nuisance!) |
Gruba Katılma | Bana göre bir işiniz varmış diye duydum. (I hear you've got a job for me.) |
Umarım iyi geçer. (Make sure to keep up.) | |
İşi ne kadar erken bitirirsek o kadar iyi. (Sooner we're done the better.) | |
Karakter Boşta (Not: Sohbet & Hava Durumu replikleri boştayken duyulabilir.) | Rosaria repliklerinde Karakter Boşta bulunmamaktadır. |
Hafif Saldırı | |
Ara Saldırı | |
Ağır Saldırı | |
Tırmanma | |
Tırmanma Nefesi | |
Zıplama |
Gezinti[]
|