Hikaye[]
Başlık ve Gereksinimler | Ayrıntılar |
---|---|
Merhaba (Hello) | Merhaba, ben Gece Rüzgarının Ustalarından Ororon. Biraz sebze ister miydin? Merak etme, onları satmıyorum ya da karşılığında herhangi bir şey istemiyorum. Özel bir sebebi yok, gerçekten bak. Ben yalnızca her tohumun büyüdüğünde neye dönüştüğünü merak ediyorum, bu yüzden genelde elimde bir sürü sebze oluyor. Sebzelerimin onları seven birilerinin midesine inmesi benim için yeterli. (Oh, hello. I'm Ororon from the Masters of the Night-Wind. Want some vegetables? Oh, don't worry — I'm not trying to sell anything to you or get anything in return. There's no rhyme or reason for it, really. I just like to see what every seed grows up to be, so I end up with a lot of produce. As long as my vegetables wind up in the stomach of someone who enjoys them, that's all that matters.) |
Sohbet: Tuhaf İnsanlar (Chat: Weirdos) | Birileri sana Gece Rüzgarının Ustaları kabilesinde tuhaf insanlar olduğunu mu söyledi? Başka kim varmış ki? Bir tek ben tuhafım sanıyordum. (Someone told you the Masters of the Night-Wind is a tribe of weirdos? Huh, who else is there? Thought I was the only one.) |
Sohbet: Hedef (Chat: Target) | İnsanın en sevdiği hayvan, sebze veya meyve, onun nasıl biri olmayı istediği hakkında fikir verebilir. (Having a favorite animal, or vegetable or fruit, can help us recognize what kind of people we want to become.) |
Sohbet: Duman (Chat: Smoke) | Bazen puslu yolda yürümemek gerekir. Kör bir hırsla yola çıkarsan dumanda boğulabilirsin. (Sometimes, a shrouded path is not meant to be walked. Move forward with blind ambition, and the smoke might suffocate you.) |
Yağmur Yağdığında (When It Rains) | Koşsam kıyafetlerime çamur sıçrar. Uçsam... Yağmurda ıslanan pelerinim ağırlaşır. En iyisi bir yerde durup havanın düzelmesini bekleyeyim. (If I run, mud will get on my clothes. If I fly... the rain will make my cape too heavy. Better find somewhere to wait out the weather.) |
Yıldırım Düştüğünde (When Thunder Strikes) | Yıldırımlar bana yılanları anımsatır. Acaba onların şekil ve görünüşlerine göre geleceği görmeye çalışanlar var mıdır? Yok, tekrar düşününce biraz tehlikeli geldi. (Lightening bolts remind me of snakes. I wonder if people use their shape and appearance to divine the future... On second thought, that seems a little dangerous.) |
Kar Yağdığında (When It Snows) | ... Karın altında gömülü bir şeyler var. Dikkatli ol, onları uyandırmayalım. (...There are things buried beneath the snow. Careful, now — let's not wake them up.) |
Güneş Açtığında (When the Sun Is Out) | Güneş sonsuz bir ateştir, Natlanlılar ona doğrudan bakmaktan asla çekinmez. Biraz fazla geldiğinde güneş gözlüğü takmak da mümkün tabii. (The sun is an eternal flame, and the people of Natlan never shy away from meeting its gaze head-on. Of course, sunglasses are always an option if it gets too intense.) |
Çölde (In the Desert) | Burada bir şey... Yetişebilir mi ki? Buradan gitsek daha iyi olur sanırım. (Can anything... even grow here? Maybe we should leave.) |
Günaydın (Good Morning) | Kusura bakma. Gözlerim açık ama hâlâ uyanamadım... Sonra konuşsak olur mu? (Sorry. My eyes are open, but I'm still half-asleep... Can this wait?) |
İyi Günler (Good Afternoon) | Karnım bana öğle yemeği vaktinin geldiğini söylüyor ama aklıma yiyecek bir şey gelmiyor... Belki de beynim hâlâ uykudadır. (My stomach says it's time for lunch, but I can't think of anything to eat... Maybe my brain is still asleep.) |
İyi Akşamlar (Good Evening) | Canım Sürüngen Pençesi Kaktüslü bir sodalı kahve çekti. Ben şekersiz içerim... Ne? Kahve sadece sabahları mı içilir? E günaydın o zaman. (I could really go for some sparkling coffee flavored with Saurian Claw Succulent. I take mine black... Huh? You should only drink coffee in the morning? Well then... Good morning.) |
İyi Geceler (Good Night) | Gecenin bu vakti beynim hep uyanık olur, sen gidip dinlenebilirsin. Eskiden kendimi uyumak için zorlardım ama artık bıraktım. Onun yerine gidip turplara bir göz atacağım sanırım. (My brain is always wide awake this time of night, so go ahead and rest. I used to try and force myself to fall asleep, but I gave up a long time ago. I think I'll just go check on the radishes instead.) |
Ororon Hakkında: İletişim (About Ororon: Communication) | Bazen anlaşılması güç şeyler söylediğimin ben de farkındayım. Eğer kafan karışırsa soru sorabilirsin, yanlış anlamam. (I know I say things that are hard to understand sometimes. If you're ever confused, just ask me. I don't mind.) |
Ororon Hakkında: Çözülmemiş Sır (About Ororon: Unsolved Mystery) ![]() | Nereden geldiğimi bilmiyorum ama bu konuyu kafama takmıyorum... Benim için nereye gittiğim daha önemli. (I don't know where I come from, but that doesn't bother me too much... I care more about where I'm going.) |
Hakkımızda: Özür (About Us: Apology) ![]() | Özür dilerim... Ne kadar üzgün olduğumu anlatamam. En baştan sana yalan söylemekle iyi bir izlenim bırakmadığımın farkındayım. Sebeplerini sana anlattım ve yemin ederim sana sadece gerçekleri söyledim. Yine de özrümü kabul etmezsen anlarım. Eğer durum buysa bundan sonra karşına çıkmamaya çalışacağım. (I'm sorry... No, I'm more than sorry. I know lying to you right out of the gate didn't make the best first impression. I have explained to you the reasons why, and I promise I spoke only the truth. Still, it's okay if you don't accept my apology. If that's the case, I'll try to stay out of your way.) |
Hakkımızda: Teşekkür Hediyeleri (About Us: Thank-You Gifts) ![]() | Al bakalım, sabah dörtte topladığım bir Sürüngen Pençesi Kaktüsü, kafamdan daha büyük bir Quenepa Böğürtleni, geçen haftanın en tatlı balından bir kavanoz ve... Aa! Cacucu ile ücretsiz bir randevu kuponu. Neden şaşırdın? Yardımlarına teşekkür etmek için bunlar. Neye ihtiyacın olduğunu bilmediğimden hoşuma giden hediyeleri seçtim. Cacucu kim mi? O bir Sürüngen. Bir ara tanıştırırım sizi. (Here, this is a Saurian claw succulent picked at four in the morning, a Quenepa Berry bigger than my head, the sweetest batch of honey from last week, and... Oh! And a voucher for a free appointment with Cacucu. Huh? Why do you look confused? It's a thank you for all your help. I wasn't sure if you needed anything, so I just went with gifts that I like. Oh, who's Cacucu? A saurian. I'll introduce you sometime.) |
Önsezi Hakkında (About the Vision) | Kimileri yıldırımların ekinlerin büyümesine yardımcı olduğunu iddia eder. Bu yüzden bir keresinde tarlanın ortasında Önsezimi kullanmayı denemiştim ama lahana ve domateslerin hiç hoşuna gitmemişti. O yüzden bıraktım. (Some people say lightning helps crops grow. So, I tried using my Vision in the middle of my vegetable field once, but the cabbages and tomatoes didn't like it, so I gave up.) |
Paylaşılacak Bir Bilgi | Sana bir tavsiye. Hiçbir iş için ilk öne çıkan sen olma. Erken olgunlaşan meyve hep önce toplanır, aynısı insanlar için de geçerlidir. İnisiyatif alanların başına genelde hoş şeyler gelmez. (Here's a tip — don't be the first person to put yourself out there. The first fruit that ripens is the easiest target, and people work the same way. Those who take the initiative usually wind up with the short end of the stick.) |
İlginç Şeyler (Interesting Things) | Uçan sincaplar havada süzülürken kibirli ve kaygısız görünebilir fakat aslında göründüklerinden daha kurnazdırlar. Hiç beklemediğin bir yönden çıkagelirler ve senden yiyecek koparana kadar da üzerine tutunurlar... Çok haylazlar gerçekten. (Flying squirrels may seem like proud and aloof creatures when they glide through the air, but they're much more cunning than they look, always zooming in from nowhere, clinging to you until they get a treat... Little rascals, honestly.) |
Xilonen Hakkında (About Xilonen) | Yüksek yerlerde dinlenmeyi seviyor, özellikle de ağaç tepelerinde. Ama bence ağaçtan baş aşağı sarkmak, tepesinde uzanmaktan daha rahatlatıcı. Belki de bunu onunla paylaşmalıyım... Ne? Ama arada bir değişiklik yapmak herkese iyi gelmez mi? Özellikle Xilonen gibi bir mucit için bunun daha da geçerli olacağını düşünüyorum. (She seems to enjoy relaxing in high places, especially trees. In my experience, hanging upside down from a tree branch is more relaxing than lying on top of one. Maybe I should share that with her sometime... What? But don't we all need a change of perspective every now and then? Shouldn't that be even more true for an inventor like Xilonen?) |
Kinich Hakkında (About Kinich) | Ajaw enteresan bir vaka. Yaşlı ama aynı zamanda genç... Kinich de onun tam tersi, genç ama yaşlı. Ne demeye çalıştığımı anlıyorsun, değil mi? (Ajaw is an interesting case. He's old, but also young... And Kinich is just the opposite — young, but also old. You know what I mean, right?) |
Chasca Hakkında (About Chasca) | Chasca'nın bu kadar meşhur olması normal. Kendisi harika bir ara bulucu. Ortaya çıktığı anda tüm kavgalar sona eriyor ve herkes aslında çok sıkı dostlarmış gibi el sıkışmaya başlıyor. Onun "silahlı caydırıcılık" yöntemi oldukça ikna edici anlaşılan... İsmi de güzelmiş. (Chasca is famous for a reason. She's an amazing mediator. The minute she shows up, all the fighting stops, and everyone starts shaking hands like the best of friends. She has a pretty convincing method, apparently — "armed deterrence"... Not a bad name.) |
Ifa Hakkında (About Ifa) | Ifa hastalarını epey azarlıyor olabilir ama aslında Sürüngenlerle çok iyi bir ilişkisi var. Boş vakti olduğunda kliniğin önünde gitarını çalar, etrafına bir sürü Sürüngen toplanarak onunla birlikte şarkı söyler. Aslında şarkı söylemekten ziyade birtakım sesler çıkarıyorlar diyelim. Yakınlarda olursam ben de katılıyorum... Sürüngenlere yani. (Ifa may scold his patients a lot, but he actually has a great relationship with the saurians. Whenever he has some time off, he'd play the guitar in front of the clinic, and a bunch of saurians would gather around and sing along. Although, it's more like noise than actual singing. I like to join in when I'm around, too... with the saurians, I mean.) |
Citlali Hakkında (About Citlali) ![]() | Ninem aslında anlaşılması çok kolay bir insandır. İçi dışı birdir ve duygularını saklamayı beceremez. Sen onunla aynı yaştasın, değil mi? Yoksa ondan daha mı yaşlısın? Kusura bakma, sormamam gerekirdi. Kabalık ettim herhalde... Ama eğer doğruysa ninemle birlikte biraz daha vakit geçirebilirsin. Uzun zamandır çevresinde hep ondan daha genç insanlar var, büyük ihtimalle sıkılmıştır. Eminim seni gördüğüne sevinecektir. (Granny is actually a very straightforward person. She wears her emotions on her sleeve, you know? It's hard for her to hide what she's feeling. You're the same age as her, right? Or... are you even older? Sorry, I shouldn't ask. That was probably rude... But, if I'm right, maybe you could spend more time together. Granny's been surrounded by people younger than her for a long time, and she's probably had enough. I know she'll be happy to see you.) |
Iansan Hakkında (About Iansan) | Iansan meşhur bir spor koçudur... Şöyle söyleyeyim, Ateş Hükümdarı'nın peşime onu göndermediğine çok sevindim. Boy avantajım olabilir ama onun benden daha hızlı koştuğuna eminim... Ha, duman bulutu tekniği mi? Hehe, birkaç kez kullandıktan sonra insanlar artık ne zaman kullanacağımı tahmin edebiliyor. (Iansan is a famous sports coach, and well... All I can say is, I'm grateful the Pyro Archon didn't send her after me. I may have an advantage when it comes to height, but I'm pretty sure she can outrun me... Oh, the smoke-cloud trick? Heh, after you use it a bunch, people start to see it coming.) |
Mavuika Hakkında (About Mavuika) ![]() | Tüm bu olaylardan önce Ateş Hükümdarı'nı pek tanımazdım. Yani, onu biliyordum tabii ama tam tanımıyordum aslında, anladın değil mi? Üzerine "kuvvet" kelimesi kazınmış bir totem gibi görüyordum onu. Mutlak bir güç ve kontrol sembolü gibi. Bilgim bununla sınırlıydı, böyle olunca da içime bir şüphe doğdu. Onu artık daha iyi tanıdığım için çok memnunum fakat kendimi biraz hayal kırıklığına uğrattım... Amacını çok iyi kavramış biri o. İçindeki ateşin neden yandığını çok iyi biliyor ve ateşin sönmesine asla izin vermiyor. Ben de öyle biri olmak istiyorum... Ben de Natlan'a yardım edebilecek biri olmak istiyorum. Her neyse, öyle işte. Şey... Bir de Zafer Ziyafetinde yapraklı bir sürü sebze yediğini gördüm. Sorduğumda dengeli beslenmeyi sevdiğini söyledi. Biraz şaşırdım açıkçası. Küçük detaylara tahminimden daha fazla dikkat ediyormuş. (I didn't really know the Pyro Archon before all this. I mean, I knew of her, but I didn't KNOW know her, you know? I used to think of her like a totem engraved with the word "strength," like a symbol of total power and control. But, it never went deeper than that, so doubt started to creep in. Now that I know her better, I feel grateful, but I'm also a little disappointed in myself... She seems so sure of her purpose. She has a fire inside her and knows exactly why it burns, so she won't ever let the flames go out. I want that... I want to be someone who can help Natlan. Anyway, so there's that, and um... I also noticed her eating a lot of leafy vegetables at the victory feast. When I asked her about it, she said she likes to keep a balanced diet. Kinda surprised me somehow. I guess she's more mindful of the little things than I expected.) |
Yüzbaşı Hakkında (About The Captain) ![]() | Yüzbaşı ile tanışmak kaderin tuhaf ve beklenmedik bir cilvesiydi. Kabilem, geleceği tahmin etme yeteneğiyle bilinir ancak durumların böyle karmaşık bir hal almasını hiç beklemiyordum. Birine yardım etmek gerçekten de skoru eşitleyene kadar karşılıklı iyilik yapmak anlamına mı geliyor? Öyleyse neden hâlâ ona karşı borçluymuşum gibi hissediyorum? Neden yaptıkları için bu denli minnettarım? Belki de... Ben büyütüyorumdur. Geçmişte ne yaşandıysa yaşandı, Natlan'ın Ley Hatlarının kurtulmasına yardım etti sonuçta. Saygı duyulmayı hak ediyor, onu daima hatırlayacağım. (Meeting The Captain was a strange and unexpected twist of fate for me. My tribe is known for our ability to predict the future, but I never expected things would turn out so complicated. Is helping someone really about trading favors until the score is even? If so, why do I still feel so indebted to him? So grateful for what he did for me? Or... maybe I'm overthinking everything. No matter what happened in the past, he helped save Natlan's Ley Lines. He's a hero worthy of respect, and I'll always remember him.) |
Ororon Hakkında Daha Fazlası: I (More About Ororon: I) | Merhaba. Aa, el sıkışmak mı istiyorsun? Biz Natlan'da genelde bu kadar resmi selamlaşmayız ama... Tamam, el sıkışabiliriz. Bundan sonra bana uzaktan seslenmen yeterli. Kulaklarım iyi duyar, dikkatimden kaçmazsın yani. (Hello. Oh, a handshake? Our greetings aren't usually so formal in Natlan, but... Okay, we can shake hands. In the future, you can just shout at me from afar. I have good hearing, so I won't miss it.) |
Ororon Hakkında Daha Fazlası: II (More About Ororon: II) | Hep çok meşgul görünüyorsun. Ben de senin gibi hep yapacak işleri bulunan biri olmak istiyorum. Ama bazen de canım hiçbir şey yapmak istemiyor. İkisi arasında gidip geliyorum. Sinir bozucu ama ne yapayım, böyleyim işte. (You always seem so busy. I want to be like that, too — the kind of person who always has something to do. Then again, sometimes I like doing nothing at all. I keep flipping back and forth. It's annoying, but I can't help it.) |
Ororon Hakkında Daha Fazlası: III (More About Ororon: III) | Natlan'da gündüzleri çok sıcak olur, bu yüzden ben geceleri dışarı çıkmayı tercih ediyorum. Ay ışığının su üzerinde parladığını fark ettin mi hiç? Ama geceleri su zifiri karanlık olur. Ne kadar temiz olduğunu kestirmek zor, o yüzden pek temas etmemeye çalışırım. (In Natlan, it gets really hot during the day, so I choose to go out at night if possible. The moonlight makes the surface of the water glisten. Have you noticed? Although, at night, the water turns pitch-black. It's impossible to tell how clean it is, so I would avoid contact.) |
Ororon Hakkında Daha Fazlası: IV (More About Ororon: IV) ![]() | Diğerlerine göre ruhlara karşı daha hassasım. Ben böyle doğmuşum fakat bunu başkalarına anlatması biraz zor... İnsan ruhu, ne yapacağı belli olmayan bir enerji yumağı gibidir. Farklı Sürüngenler şeklinde bir sürü şekerleme hayal et... İşte ruh dediğin aşağı yukarı ona benzer. Senin ruhun sıcak, sanki ateşte üstü hafifçe kızartılmış gibi. (I'm more sensitive to souls than most people. I was born that way, but it's also kind of hard to describe... Human souls are like unpredictable masses of energy. Imagine a bunch of little saurian marshmallows of all different kinds... That's basically what a soul looks like. Your soul is warm, like it's been lightly toasted above a glowing fire.) |
Ororon Hakkında Daha Fazlası: V (More About Ororon: V) ![]() | Başkaları beni pek anlayamıyor. Dürüst olmam gerekirse ben de kendimi tamamen anlıyor değilim. Kafamda bir sürü şüphe, cevaplanmamış bir sürü soru var ve bunlara sürekli yenileri ekleniyor. Ama bu durumun kolay bir çözümü yok... Yola devam edeceğiz mecbur, öyle değil mi? (Other people don't understand me, and to be honest, I don't fully understand myself, either. I have so many doubts, so many unanswered questions, and new ones keep on coming. But, there's no quick-fix for something like this... Just gotta keep moving forward, right?) |
Ororon'un Hobileri (Ororon's Hobbies) | Diğer hobilerim mi? Bahçecilik ve Filojiston Bitlerini izlemek dışında mı? Ha, evet... Tabii var... Bir saniye bekle, hatırlayacağım. (Do I have other hobbies? Besides gardening and aphid-watching, you mean? Oh, yes... Of course. Just give me a second. It'll come to me.) |
Ororon'un Sorunları (Ororon's Troubles) | Bir şeyin hayalini kurmaktan onu gerçekleştirmeye geçmek... Hakikaten çok zor bir adım. (Sometimes, going from dreaming it to doing it... it's a really tough step.) |
En Sevdiği Yemek (Favorite Food) | Ne zaman Nattako yesem dökülen malzemeler için altına bir tortilla daha koyarım. Böylelikle bir Nattako alıp iki tane yemiş oluyorum. (Whenever I eat a Tataco, I like to put an extra tortilla underneath to catch all the ingredients that fall out. That way, you basically get two Tatacos in one.) |
En Sevmediği Yemek (Least Favorite Food) ![]() | Askeri erzak... Özellikle de sıkıştırılmış bisküviler. Bana Yüzbaşı'nın ruhunu anımsatıyorlar aslında... İçi güzel ama dışı biraz sert. (Military rations... especially compressed biscuits. They kinda remind me of The Captain's soul, actually... Good at the core, but a little tough.) |
Hediye Alma: I (Receiving a Gift: I) | Vay be, benim yaptığımdan bile daha güzel olmuş. (Wow, even better than what I can make.) |
Hediye Alma: II (Receiving a Gift: II) | Ne çok yoğun ne çok yavan... Lezzeti tam yerinde. (Not too strong, not too bland... The flavor is just right.) |
Hediye Alma: III (Receiving a Gift: III) | Bu ne kadar yenilikçi bir teknik böyle? Hiç aşina değilim. (What avant garde technique is this...? I'm unfamiliar with it.) |
Doğum Günü (Birthday) | Biz Natlan'da insanın doğum gününün onun kaderini belirlediğine inanırız. Büyük bir kahraman ile aynı gün doğmuş olmak onun karakterini ve korumasını almak anlamına gelir. Seninle aynı gün doğanlar ne kadar şanslı olduklarını bilmiyorlardır eminim... İyi ki doğdun. (In Natlan, we believe a person's birthday decides their fate. Sharing a birthday with a great hero means being blessed with their protection and inheriting their character. I'm not sure the people out there who share your birthday know how lucky they are... Happy Birthday.) |
Yükseltme Hakkında: Giriş (Feelings About Ascension: Intro) | Az önce bana ne verdin? Bir daha bakabilir miyim? (What did you give me just now? Can I have another look?) |
Yükseltme Hakkında: Gelişme (Feelings About Ascension: Building Up) | Belki de sana "usta" demeye başlamam gerek... Teşekkürler Usta (Dede/ (Maybe I should start calling you "master"... Thank you, Master (Gramps/ |
Yükseltme Hakkında: Zirve (Feelings About Ascension: Climax) | Vücudumun hafiflediğini hissediyorum... Sanki daha da yükseklere çıkabilecek gibiyim. Yine de her şey kontrolle ilgili. Kafamı çarpmam hiç hoş olmaz. (My body feels so light... feels like I can get to even higher places now. Still, it's all about control. Hitting my head is no fun.) |
Yükseltme Hakkında: Sonuç (Feelings About Ascension: Conclusion) | Ölümün sınırlarının ötesini görebilecek kadar güçlü değilim henüz ama sayende sonum artık biraz daha uzakta görünüyor. Merak etme, bundan faydalanıp sorumsuzca şeyler yapmayacağım. Söz veriyorum. (I am not yet powerful enough to probe the boundaries of death, but thanks to you, the end now seems a little further away. Don't worry — I won't take advantage of that to do any irresponsible things. On that, you have my word.) |
Savaş[]
Başlık | Ayrıntılar |
---|---|
Element Becerisi | Çok uzakta değil artık. (Not too far, now.) |
Elveda. (Farewell.) | |
Özgür kal! (Be free!) | |
Element Patlaması | Git, artık özgürsün. (Go, you're free now.) |
Selamlaşma vakti. (Time to say hello.) | |
Neler gördüğünü söyle. (Tell me what you see.) | |
Depar Başlangıcı | |
Depar Sonu | Ororon repliklerinde Depar Sonu bulunmamaktadır. |
Kanadı Açma | |
Hazine Sandığı Açma | Hazine avlama tutkun yüzünden sandıkların nesli tükenme tehlikesi altına girecek. (Your passion for treasure-hunting is turning these chests into an endangered species.) |
Vurduğunda çıkan sesten hangi sandığın toplanacak kadar olgunlaştığını anlayabilirsin. (You can always tell which ones are ripe for the picking by the sound they make when you tap on them.) | |
Dikkat et, bazı Sürüngenler böyle sandıklara saklanmayı sever. Çekingen oldukları için herhalde. (Careful, some saurians like to hide in chests like this — probably an introvert thing.) | |
Düşük Can | Bekle lütfen... (Please, hold up...) |
Hiç iyi değil... (Not good...!) | |
Kötüye alamet. (Bad omen.) | |
Düşük Canlı Takım Arkadaşı | Doktor getireyim mi? (Need me to get a doctor?) |
Yerine geçiyorum. (Filling in.) | |
Yere Serilme | Gece Krallığı'nda... Görüşürüz. (See you... in the Night Kingdom.) |
Her yer... Karanlık. (It's getting... dark.) | |
Sesler... Çağırıyor... (The voices... are calling...) | |
Hafif Darbe Alma | |
Ağır Darbe Alma | Of, çok yavaşım... (Argh, too slow...) |
Bir sorun var... (Something's wrong...) | |
Gruba Katılma | Katılmamı mı istiyorsun? (Want me to join?) |
Nereye gidiyoruz? (Where to?) | |
Olay nedir? (What's the occasion?) | |
Karakter Boşta (Not: Sohbet & Hava Durumu replikleri boştayken duyulabilir.) | |
Hafif Saldırı | |
Ara Saldırı | |
Ağır Saldırı | |
Tırmanma | |
Tırmanma Nefesi | |
Zıplama |
Gezinti[]
|