Ana madde: Gezgin/Replikler
Gezgin'in Mondstadt hakkındaki hikâye replikleridir.
Replikler[]
Title | Details | |
---|---|---|
Yel Değirmenleri Hakkında (About the Windmills) | ||
Paimon: Mondstadt'ta çok sayıda yel değirmeni var, değil mi? (Traveler): Şehir, suyun üzerine kurulmuş ve muhtemelen suyu yukarı çekmek için yel değirmenleri kullanılıyor. Paimon: Doğru! Mondstadt'ta tüm yıl rüzgar eser, bu nedenle su kaynağımız oldukça güvenilir. Paimon: Ayrıca yel değirmenleri "görünür rüzgar", rüzgar çanları ise "duyulan rüzgar" olarak adlandırılır. Paimon: Paimon'a göre, onlar Rüzgar Hükümdarı'na sığınmak için edilen dualar ve maskotlar olarak düşünülebilir. (Traveler): Ah, demek maskot. Yani senin gibi mi Paimon? Paimon: Hayır! Hiç de değil! Onlar tahtadan yapılır ve acil bir durumda onları yiyemezsin, hatta yemeye çalışırsan dişlerini kırarsın! (Traveler): Şey... (Traveler): Ne desem bilemedim... Paimon: Mondstadt has so many windmills, doesn't it? (Traveler): Well, the city is built above water, so it probably relies on (the windmills/ Paimon: That's correct! The winds blow through Mondstadt all year, so this supply of water is very stable. Paimon: Also, windmills are what they call "visible winds" — and wind chimes are the "audible winds". Paimon: Paimon guesses they can be thought of as mascots and prayers to the Anemo Archon for protection. (Traveler): Ah, mascots. So, like you then Paimon? Paimon: No! Not at all! They're made of wood, and you can't eat them in an emergency either, cause all you'd do is grind your teeth down! (Traveler): (Uhh.../ (Traveler): ...I don't know what to say to that. | ||
Han Sahibi Hakkında (About the Tavern Owner) | ||
(Traveler): Han sahiplerine yeterince iyi bahşiş verirsen, onların sana gizlice bazı bilgiler verebileceğini duydum. Paimon: Meleklerin Payı'ndan mı bahsediyorsun? Ama Usta Diluc oldukça zengin biri gibi. Paimon: Ayrıca "iyi" derken ne kadar bahşişten bahsediyorsun ki? (Traveler): Belki de yanlış duymuşumdur... (Traveler): Belki de bu söylentiyi başka bir dünyada duymuşumdur... Paimon: Gerçekten de çok fazla dünya gördün, değil mi? (Traveler): I've heard that if you give tavern owners a considerable tip, they'll be willing to (give/ Paimon: You mean the Angel's Share? But Master Diluc seems like a very rich man. Paimon: How big a tip is "considerable," anyway? (Traveler): Huh... Maybe I might have heard wrong. (Traveler): Or maybe I might have heard this rumor in another world... Paimon: You sure have been to many worlds, haven't you? | ||
Berrak Göl Hakkında (About Cider Lake) | ||
Paimon: Berrak Göl, hangi mevsimde olursa olsun asla donmaz. Paimon: Mondstadt'ın en iyi elma şıraları sadece bu gölün suyuyla üretilebilir. Paimon: Tadı gerçekten çok güzel! Paimon bir saniyede iki büyük şişe içebilir! (Traveler): Vay canına. Paimon: Hehe! (Traveler): Senin boyunda birinin bu kadar çok içecek tüketebilmesine inanamıyorum... (Traveler): Hem de Rüzgar Bodurlopu gibi patlamadan. Paimon: Paimon'un sadece lezzetli içecekler için ayrılmış özel bir midesi var! (Traveler): Özel bir mide mi? Bu dünyanın işleyişine dair kafamda çok fazla soru işareti var. Paimon: Cider Lake never freezes, no matter what time of year it is. The best apple ciders in Mondstadt can only be made from the fresh waters from this lake! It really does taste great! Paimon could drink two big bottles in a second! (Traveler): Wow. Paimon: Tee-hee! (Traveler): With your size, I can't believe that you can drink that much liquid... (Traveler): ...And not explode like an Anemo Slime. Paimon: Paimon has a special stomach just for tasty drinks! (Traveler): A special stomach? ...I have so many questions about how this world works. | ||
Kütüphanenin Özel Bölümü Hakkında (About the Library's Restricted Section) ![]() | ||
(Traveler): Lisa'nın bahsettiği şu "özel bölümdeki" kitaplar... (Traveler): Orada ne tür kitapların olduğunu hiç merak ettin mi? (Traveler): Belki de... (Traveler): Belki de orada çocuklara uygun olmayan kitaplar vardır... Paimon: Öyle mi? Oysa "Yaban Domuzu Prenses" özel bölümde değildi. Paimon: Çocuklar için bundan daha uygunsuz ne olabilir ki? Hımm... Paimon merak etti... (Traveler): About those books in the "restricted section" that Lisa mentioned... (Traveler): Have you ever wondered what sort of books might be kept in there? (Traveler): Perhaps... (Traveler): ...It contains books not suitable for children? Paimon: Huh? But "The Boar Princess" isn't in the restricted section! Paimon: What could be more unsuitable for children than that? ...Hmm, Paimon's curious... | ||
Çaba ve Ödül Hakkında (About Effort and Reward) ![]() | ||
Paimon: Paimon'a göre, Mondstadt'ta çok çalışmak pek işe yaramıyor. (Traveler): Neden öyle söyledin ki? Paimon: Favonius Şövalyelerindeki Huffman'a bak. Her gün görevlerinde elinden geleni yapıyor. Paimon: Oysa hep rahatına bakan Yüzbaşı Kaeya ise onun patronu. (Traveler): En çok çalışan Büyük Kumandan Vekili Jean değil mi? Paimon: Yani şey... Peki o halde... Paimon: Mondstadt'ın tanrısı Venti, tanrıların en tembeli! Paimon: Paimon finds that hard work hardly works here in Mondstadt. (Traveler): Why do you say that? Paimon: Just look at Huffman from the Knights of Favonius. He does his best at his duties every day... Paimon: But the ever-relaxed Captain Kaeya is his boss. (Traveler): Hmm, but isn't Jean, who works the hardest, the Acting Grand Master? Paimon: W—Well, how about this, then... Paimon: Venti's the god of Mondstadt, and he's the laziest of them all! | ||
Goth Grand Otel Hakkında (About the Goth Grand Hotel) | ||
(Traveler): Goth Grand Otelde bir gece geçirmek güzel olurdu aslında... Paimon: Paimon da öyle düşünüyor! Paimon: Odaları oldukça büyük ve temiz. (Traveler): Ama Bay Goth, Fatui geldiğinden beri çok tuhaf problemlerle karşılaştıklarını söylüyor. (Traveler): Büyücülerinin getirdiği Elektrik Cicinleri statik elektrikle çok fazla toz çekmiş ve bu da birçok Cicinin ölümüne sebep olmuş. (Traveler): Daha sonra birileri Sis Otu Poleni ile karabiberin yerlerini karıştırmış... (Traveler): Tetikçiler de kavga etmeye başlamış. Hepsi birbirini şarap parasını vermemekle suçluyormuş. Paimon: Dayan Goth Grand Otel, dayan... (Traveler): Sure would be nice to spend a night at the Goth Grand Hotel... Paimon: Paimon thinks so too! Paimon: The rooms are sure to be big and clean. (Traveler): Still, I've heard Mr. Goth say that they've had all kinds of strange problems ever since the Fatui moved in. (Traveler): The Electro Cicins that their mages brought in attracted a lot of dust with static electricity, which ended up killing a lot of those Cicins. (Traveler): Then, someone mixed up the Mist Grass Pollen and the pepper... (Traveler): And the Agents ended up brawling amongst themselves, each insisting that the other owed them money for wine. Paimon: ...Hang in there, Goth Grand Hotel... | ||
Rüzgarın Estiği Yön Hakkında (About the Way the Wind Blows) ![]() | ||
(Traveler): Herkes Mondstadt'ın rüzgar diyarı olduğunu söylüyor. (Traveler): Ama mevsim rüzgarları ne taraftan geliyor ki? Paimon: Venti'ye mi sorsak acaba? (Traveler): Sorunca da muhtemelen soruyu gülerek geçiştirecektir... Paimon: Doğru. Rüzgar Hükümdarı yalnızca bir Detone Ozan. Rüzgarla ilgili ne bilebilir ki? (Traveler): Everyone says that Mondstadt is the land of the wind. (Traveler): But I wonder which direction the seasonal winds come from. Paimon: Why don't we ask Venti? (Traveler): He'll probably just dodge the question with a "hehe" or something... Paimon: True. The Anemo Archon is just a Tone-Deaf Bard. What does he know about the wind? | ||
Simya Hakkında (About Alchemy) | ||
(Traveler): Demek simya, Mondstadt'ta sokaklarda bile icra edilebiliyor... Paimon: Bu tuhaf bir şey mi? (Traveler): Geçmişte birçok dünya gezdim ve hepsinde de simya gizlice icra edilen bir sanattı. (Traveler): Simyanın günlük hayatta icra edildiğini görmek, sanki üç mideli insanların olduğu bir dünyada yaşamak gibi. Paimon: Paimon'a göre de tek mideli olmak garip! (Traveler): Şey... (Traveler): Gerçekten mi? Paimon: Sence? (Traveler): So here in Mondstadt, alchemy is practiced out on the streets? Paimon: Is that so strange? (Traveler): In many of the worlds I've been to in the past, alchemy has always been a secretive art. (Traveler): Watching alchemy being practiced as a part of daily life is like being in a world where people have three stomachs... Paimon: Paimon thinks only having one stomach is weird! (Traveler): Uh... (Traveler): Are you serious? Paimon: What do you think? | ||
Teyvat Hakkında (About Teyvat) ![]() | ||
(Traveler): Teyvat'ta gece de gündüz de gerçekten kısa sürüyor. (Traveler): Buradan bakınca, gökyüzünde çok fazla yıldız var ama evimden baktığımda gördüğüm yıldızlar bunlar değil. (Traveler): Acaba Teyvat'taki insanların kaderini de yıldızların dizilimleri mi belirliyor? Paimon: Ne? Sen de mi yıldızları okuyabiliyorsun? Harika! Sumerulu olmayan insanlar genelde bunu yapamaz. Paimon: Paimon merak etti! Hadi, benim yıldızlarımı yorumla, hadi! (Traveler): Hımm... (Traveler): Gecenin manzarası Paimon'un pelerinine yansır... Milyonlarca yıldızın ışığı altında, okyanusun derinliklerinde... (Traveler): Yıldızların hareketleri... Bana şunu söylüyor... Yaklaşık... Yedi gün içerisinde... Paimon: Yedi gün içerisinde ne olacak? (Traveler): Belki iyi... Belki de kötü bir şey olacak... Paimon: Tabii, tabii... Toprak Bodurlopu kadar sağlam ve ancak onların yapabileceği kadar akıllıca bir tahmin bu. (Traveler): Teyvat's day and night both seem particularly short. (Traveler): The skies here are full of stars, but they aren't the same as the ones seen from my home. (Traveler): I wonder if the fates of people from Teyvat are also related to their constellations. Paimon: Oh? Do you know how to read the stars, too? That's amazing! Not a lot of people outside Sumeru can do it. Paimon: Paimon's curious! Come on, do a reading for me, quick! (Traveler): Hmm... (Traveler): The night sky pictured on Paimon's cape... flows with the light of many stars, and also of the deep ocean... (Traveler): The movement of these stars... tells me that... in, say, seven days from now... Paimon: In seven days what? (Traveler): Something good, or something bad, might occur... Paimon: Heh, right... your theory sounds as rock solid as a Geo Slime... And about as brainy, too. | ||
Özgürlük Tanrısı Hakkında (About the God of Freedom) ![]() | ||
(Traveler): Dvalin'i kurtardıktan sonra Mondstadt'tan dönerken... (Traveler): Sonunda Yedi Hükümdardan birini görebildik, değil mi? Onun nasıl bir tanrı olduğunu görmek ilginç bir deneyim oldu. Paimon: Şey... İyi de zaten Venti'yi bir süredir tanımıyor muyuz? (Traveler): Venti olarak tanıyoruz, evet... Ama onu Rüzgar Hükümdarı Barbatos olarak ilk kez gördük. (Traveler): İlahi kimliğini ozan maskesinin arkasına gizliyor. (Traveler): "Senden bir tanrı tarafından talep edilen özgürlüğün ne anlamı var ki?" (Traveler): Dvalin'e bu soruyu sormuştu... Ve bu hâlâ aklımı kurcalıyor... (Traveler): On the way back to Mondstadt after rescuing Dvalin... (Traveler): We finally got to see one of the Seven Archons, didn't we? It was interesting to see what kind of god he was. Paimon: Hmm... Haven't we known Venti for quite a while now? (Traveler): As Venti, yes... But still, this was the first time that we got to see him as the Anemo Archon, Barbatos. (Traveler): Normally, he hides his true divinity behind the facade of a bard. (Traveler): "What does freedom really mean, when demanded of you by a god?" (Traveler): That question that he asked Dvalin... I'm still contemplating that, you know? | ||
Mondstadt Bölgesi Hakkında (About Mondstadt's Terrain) ![]() | ||
Paimon: Mondstadt, geniş ovaları ve ufak tepeleri olan bir bölgedir. Paimon: Barbatos'un, bu bölgeyi yaratırken uçurumları ve vadileri düzleştirmek için fırtınadan yararlandığı söylenir. (Traveler): Belli ki birkaç noktayı gözden kaçırmış. Paimon: Yıldızkapan Uçurumu gibi mi? (Traveler): Aynen öyle. (Traveler): Haritada dik bir yapının şahikası olması gerekirken, yanlış yönde yapılmış gibi duruyor. Paimon: "Şahika" da ne demek? Paimon: Mondstadt is full of wide plains and rolling hills. Paimon: People say that when Barbatos made this land, he used the storm to flatten the cliffs and valleys... (Traveler): Still, it looks like he missed a few spots. Paimon: Like Starsnatch Cliff? (Traveler): Exactly. (Traveler): On the map, it almost looks as if it was meant to be the apex of a vertical structure, but ended up at the wrong orientation. Paimon: Wh—What's an "apex"? | ||
Benny'nin Macera Takımı Hakkında (About Benny's Adventure Team) | ||
Paimon: Benny'nin Macera Takımıyla maceraya çıkmak istiyorsan, hazırlıklı olman lazım. Paimon: Zindanlar çok tehlikelidir. Her zaman erzakını önceden iki, hatta üç kez kontrol etmelisin. Paimon: Paimon'un duyduğuna göre, Maceracılar Loncası bu zindanlarda yaşanabilecek 463 farklı ölüm şeklinin listesini çıkarmış. Paimon: Bennett yanlışlıkla ölmene sebep olursa, Paimon ve Bennett kendilerini asla affetmez! (Traveler): Niye sadece ben ölüyorum? Paimon: Çünkü oranlara bakacak olursak, Paimon sırf uçtuğu için bile ölüm türlerinin 322 tanesinden kurtulabiliyor! (Traveler): Birden zindanları keşfetme hevesim kaçtı. Paimon: If you want to adventure together with Benny's Adventure Team, you have to come prepared. Paimon: Domains are very dangerous, so you should always take care to double- and triple-check your supplies in advance. Paimon: Paimon's heard that the Adventurers' Guild has compiled a list of 463 different ways of dying in these domains... Paimon: If Bennett got you killed by accident, Paimon and Bennett would never forgive ourselves! (Traveler): ...Why am I the only one dying here? Paimon: Well, that's because according to the numbers, Paimon can avoid 322 causes of death just by floating! (Traveler): I suddenly don't feel like exploring these domains... | ||
Bennett Hakkında (About Bennett) | ||
(Traveler): Albert'ın Barbara Fan Kulübünün başkanı olduğunu duydum... (Traveler): Sırf Katedrale gidip de onu görebilmek için bazen bilerek yaralanıyormuş. Paimon: Paimon, Favonius Şövalyelerinin böyle tuhaf tiplere karşı daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyor. (Traveler): Görünüşe göre Albert, bir ay sonra Bennett'in Barbara'yı daha sık ziyaret ettiğini fark etmiş. (Traveler): Düşününce, Bennett'in yaralanma ihtimali doğal olarak daha yüksek tabii. Paimon: Bu ne böyle? "Hadi Barbara'yı rahatsız edelim" yarışması mı? (Traveler): I've heard that Albert, being the leader of Barbara's fan club... (Traveler): ...Sometimes gets bumps and bruises on purpose so he can go to the Cathedral to see her. Paimon: Paimon feels the Knights of Favonius should keep a closer watch on weirdos like that. (Traveler): But it seems that a month later, Albert discovered that Bennett was managing to see Barbara far more than he was. (Traveler): Well... Bennett does have the natural advantage when it comes to getting injured, after all. Paimon: What is this, a "let's bother Barbara" contest? | ||
"İdol" Hakkında (About the "Idol") ![]() | ||
Paimon: Barbara gerçekten ünlü biri, değil mi? (Traveler): Mondstadt halkının idolü o. Paimon: Açıkçası... Paimon, "idol" kelimesinin gerçekten ne demek olduğunu bilmiyor. (Traveler): Bu bir meslek. Bunun için yapman gerekenler ise tatlı, sevilen biri olmak ve yüklü miktarlarda Mora kazanmak. Paimon: Bu, maskot olmak demek olmuyor mu? (Traveler): Öyle de denebilir... Paimon: Barbara's really popular, isn't she? (Traveler): Well, she is the idol of the people of Mondstadt. Paimon: Come to think of it... Paimon doesn't really know what an "idol" is. (Traveler): It's an occupation in which one's work is to be cute, be well-loved, and earn a boat-load of Mora. Paimon: Isn't that the same thing as being a mascot? (Traveler): That's... one way to put it. | ||
Kız Kardeş Olmak Hakkında (About Being Sisters) ![]() | ||
(Traveler): Lisa ve Amber gerçekten kardeş gibiler. Paimon: Nasıl? Neden ki? (Traveler): Amber, Lisa'nın tüm ayak işlerini yapıyor. Ablalar da çoğu zaman aylaklık edebilmek adına, kardeşlerinden bir şeyler talep eder... (Traveler): Biz kız/erkek kardeşimle aynı yaşta olduğumuz için bu tür konularda taş, kağıt, makas oynayarak karar verirdik. Paimon: Vay be. Bu durumda sen de benim erkek/kız kardeşim olmuyor musun? (Traveler): Nasıl yani? Paimon: Paimon sürekli uçtuğu için, burada tüm ayak işlerini yapan sen oluyorsun. (Traveler): Sen ciddi misin? (Traveler): Lisa and Amber feel a bit like sisters. Paimon: Huh? Why's that? (Traveler): Amber often runs errands for Lisa. Older siblings asking their younger siblings to do things for them so that they can slack off is a rather common practice... (Traveler): But my (sister/ Paimon: Whoa. So, doesn't that make you my younger (brother/ (Traveler): What do you mean? Paimon: Well, since Paimon floats, you're the only one who can "run" any errands! (Traveler): ...Seriously? | ||
Kaeya'nın Göz Bandı Hakkında (About Kaeya's Eye Patch) ![]() | ||
(Traveler): Paimon, Kaeya'yı hiç göz bandı olmadan gördün mü? Paimon: Hayır. (Traveler): Demek ki onu hiç çıkarmıyor... Paimon: Aslında Paimon bunun nedenini biliyor! (Traveler): Öyle mi? Paimon: Büyük bir sırrı olmalı! (Traveler): Bir sır, öyle mi? Paimon: Kaeya herkesten çok göreve çıkıyor. Paimon: Göz bandının altındaki derisi, vücudunun geri kalanına göre daha açık renkli olmalı. (Traveler): Yani o göz bandını çıkarırsa... Paimon: Herkesin alay konusu olacağı kesin. Hatta bu yüzden ona tuhaf bir lakap bile takabilirler! Paimon: Mesela "Açık Göz" gibi! (Traveler): Sanırım kendisine tuhaf bir lakap takılması için o göz bandını çıkarmasına gerek yokmuş... (Traveler): Paimon, have you ever seen what Kaeya looks like under that eye patch? Paimon: Nope. (Traveler): So, it would seem he never takes it off... Paimon: Actually, Paimon already knows why! (Traveler): Oh? Paimon: He must be hiding some big secret! (Traveler): Really, a secret? Paimon: See, Kaeya heads out for assignments more than anyone else. Paimon: So the skin under that eye patch has to be way lighter than the rest of him. (Traveler): So if he ever takes that eye patch off... Paimon: He'll definitely become the butt of everyone's jokes. Maybe he'll even get a weird nickname! Paimon: Like, say, "Pasty Eye"! (Traveler): Guess he didn't need to take it off to get a weird nickname... | ||
Kaeya ve Diluc Hakkında (About Kaeya and Diluc) ![]() | ||
Paimon: Çok ilginç... (Traveler): Ne oldu? Paimon: Diluc ve Kaeya birbirine çok benziyor. Niye geçinemiyorlar? (Traveler): Neleri benziyor? Paimon: Kaeya sabahın aydınlığında karanlık biri gibi takılıyor. Paimon: Diluc ise gecenin karanlığında adalet ışığı gibi parlıyor! Paimon: Sence de bu ikisi aynı şey değil mi? (Traveler): Hımm... Hâlâ anlamadım. Paimon: Strange... (Traveler): What's wrong? Paimon: Diluc and Kaeya are really alike, so why don't they get along? (Traveler): How are they alike, again? Paimon: Well, Kaeya's the kind of guy who acts shady in the light of day... Paimon: While Diluc is a shining beacon of justice in the dark of night! Paimon: Don't you think that's... kinda the same thing...? (Traveler): Uhh... I still don't see it. | ||
Dövüş Gücünü Ölçme Hakkında (About Measuring Fighting Strength) ![]() | ||
(Traveler): Diyelim ki bir dağ yabanisi üç yaban domuzunu alt edebiliyor... (Traveler): Bu durumda Kumandan Jean ile Usta Diluc'un dövüş gücüne yetişmek için kaç dağ yabanisi gerekir? Paimon: Emin değilim... Ama Mondstadt'ta konuşulanları duysaydın, Kumandan Jean'in en güçlüsü olduğunu bilirdin. (Traveler): Bence ilk saldırıyı Diluc yaparsa, Kumandan Jean bu saldırıyı karşılayamaz. Paimon: Eminim o bir yolunu bulur. (Traveler): İmkanı yok. Paimon: Sonuçta Kumandan Jean'in Element Patlaması oldukça güçlü! (Traveler): Evet ama o "toprak" Diluc'u da güçlendirir. Paimon: Paimon'a sorarsan eğer Kumandan Jean, Usta Diluc'la dövüşürken Önsezisine bile ihtiyaç duymaz çünkü... (Traveler): Diluc'a yalnızca bir acemi kılıcı versen bile... Paimon: Of... (Traveler): Off... (Traveler): *iç çeker* Bu çok saçma. (Traveler): Sonuçta ikisi de Mondstadt için savaşıyor yani onların birbiriyle dövüşmesi imkansız. Paimon: Paimon işte bu yüzden, dövüş gücünü dağ yabanisi birimiyle ölçme fikrini seviyor. Paimon: Ya da Paimon için konuşacak olursak, yaban domuzunun beşte biri. (Traveler): If one hilichurl could beat, say, three wild boars... (Traveler): Then how many hilichurls would it take to reach the fighting prowess of Master Jean and Master Diluc? Paimon: Not sure... but if you heard the way everyone talks in Mondstadt, you'd know that Master Jean is the strongest. (Traveler): I'd say that if Diluc strikes first, Master Jean wouldn't be able to counter. Paimon: Oh, she'd find a way. (Traveler): There's no way. Paimon: Master Jean's Elemental Burst is really strong, you know. (Traveler): Yes, but that "field" would also make Diluc stronger. Paimon: Paimon doesn't think Master Jean would even need her Vision to take on Master Diluc, because— (Traveler): Diluc would only need a beginner's greatsword to— Paimon: Uh... (Traveler): Ugh... (Traveler): ...This is so dumb. (Traveler): They both fight for Mondstadt, so they wouldn't come to blows. Paimon: That's why Paimon likes your idea of measuring their fighting strength in number of hilichurls. Paimon: ...Or in Paimon's case, in fifths of a wild boar. | ||
Razor Hakkında (About Razor) ![]() | ||
Paimon: (Gezgin), fırçanın ne demek olduğunu biliyorsun, değil mi? (Traveler): Tabii ki! Kalem gibidir ama ucunda kaligrafi için hayvan tüyü olur, değil mi? Paimon: Evet! Liyueli tüccarlar kaliteli fırçaları yüksek fiyatlara alıp satıyormuş! (Traveler): Sen de mi fırça yapmak istiyorsun? Paimon: Hı hı! Ama yabani kurtlar çok vahşi. Belki fırça yapmak için Razor'ın kürkünü kullansak daha iyi olur! Paimon: Razor'ın kürkü ince ve yumuşacık. Ondan kesin harika kurt fırçaları yapılır! Böylelikle çok fazla Mora kazanabiliriz! (Traveler): Bu şekilde üretilen fırçalar elektriği iletir. Kullanabilir miyiz bilmiyorum. (Traveler): Ayrıca Razor kurt değil, kurt fırçaları da gerçek kurt kürkünden yapılmıyor... Paimon: Hı? O zaman neden kurt kürkü fırça deniyor? (Traveler): Mücevher çorbası mücevherden mi yapılıyor sence? Paimon: Hımm. Haklısın. Paimon: (Traveler), you know what a brush is, right? (Traveler): Of course! Kinda like pens but with animal hair at one end for calligraphy, right? Paimon: That's correct! They say that finely-made brushes sell for high prices among Liyue's merchants! (Traveler): So, would you like to make some too? Paimon: Uh-huh! But the wild wolves are too fierce, so we should use Razor's fur to make brushes instead! Paimon: Razor's fur is all downy and soft. It'll definitely make great wolf-fur brushes! We could make lots of Mora like this! (Traveler): Brushes made like that would conduct electricity. I'm not sure we could use them. (Traveler): Besides, Razor isn't a wolf, nor are wolf-fur brushes made from actual wolves' fur... Paimon: Eh? Why are they called wolf-fur brushes, then? (Traveler): Well, does Cider Lake look like it's full of cider to you? Paimon: Hmm. You have a point. | ||
Klee Hakkında (About Klee) ![]() | ||
Paimon: Klee gerçekten ilginç bir çocuk. Paimon: Tüm Şövalyeler de ona bayılıyor. Hatta onu şımarttıkları bile söylenebilir. (Traveler): Acaba kim daha iyi bir maskot: Paimon mu Klee mi? (Traveler): Ah, bir dakika, tabii ya, Paimon bir maskot değil, o bir acil durum... Paimon: Hey! Paimon söyleyeceğin şeyi biliyor. Bu şaka uzun zaman önce komik olmaktan çıktı. Paimon: Klee's a really interesting kid. Paimon: All the Knights seem to like her a lot, too. You could even say they spoil her. (Traveler): I wonder, who makes the better mascot: Paimon, or Klee? (Traveler): Oh wait, I forgot. Paimon's not a mascot, Paimon's emergency— Paimon: Hey! Paimon knows exactly what you're going to say. That joke stopped being funny a long time ago. | ||
"Harika Hizmetçi" Hakkında (About the "Wondermaid") | ||
Paimon: Paimon'un Hayata Dair Ufak İpuçları vermesinin zamanı geldi! (Traveler): "Hayata Dair Ufak İpuçları" mı? Paimon: Mondstadt'ta hiçbir şekilde tamir edemediğin veya temizleyemediğin bir şey olduğunda... Paimon: Kendi başına halledemediğin bir şeyle karşılaştığında, bağırarak şu ismi söylemen yeter: Paimon: "Noeeeelle!" Paimon: Böylece ne derdin varsa hemen uçup gider. (Traveler): Mondstadt'ta yaşamanın avantajlarından biri de bu mu? Çok iyiymiş... Paimon: It's time for Paimon's Little Life Tips! (Traveler): "Little Life Tips"? Paimon: In Mondstadt, if there's something you can't fix, or there's something you can't get clean, no matter what you do... Paimon: If you ever run into something you can't handle yourself, you just need to shout this name into the skies: Paimon: "Noeeeelle!" Paimon: And everything that's troubling you will be swept away in an instant. (Traveler): So this is one of the tricks to living in Mondstadt? Pretty impressive... | ||
Fischl Hakkında (About Fischl) ![]() | ||
Paimon: Fischl oldukça kendine münhasır biri gibi, değil mi? (Traveler): Nasıl yani? Paimon: Yani her şeyden önce, konuşan bir kuzgunla geziyor. (Traveler): Eh, ben de seninle geziyorum. Pek bir farkı yok. (Traveler): Sonuçta Oz demek Fischl demek. Ama sen... Paimon: Ne! Paimon bir kuştan çok daha iyi! (Traveler): Haha, nasıl oluyormuş o? Paimon: Yani... Şey... En azından Paimon'un uçmak için kanatlara ihtiyacı yok! Paimon: Fischl makes a very unique impression, doesn't she? (Traveler): How so? Paimon: Well, she travels together with a talking raven, for starters. (Traveler): Well, I'm traveling with you. It's not all that different. (Traveler): Still, Oz can also translate for Fischl. You, on the other hand... Paimon: What!? Paimon's way better than some bird! (Traveler): Haha, how so? Paimon: Well, um... uh... at least Paimon doesn't need wings to fly! | ||
Evcil Hayvanlar Hakkında (About Pets) ![]() | ||
(Traveler): Fischl demişken... O "başka dünyadan gelen bir ziyaretçi" olduğunu iddia ediyor... (Traveler): Aslında onunla benziyoruz. Yanımızda bir evcil hayvan bile gezdiriyoruz. Paimon: Evcil hayvan mı? Bir dakika, bir dakika... (Traveler): Onun kuzgunu Oz havalı görünüyor, ayrıca çok da kibar. (Traveler): Daha da önemlisi hem gözcülük yapabiliyor hem de dövüşebiliyor. Oldukça işe yarar. (Traveler): Belki de Fischl ile arada sırada yoldaşları değiştirme konusunda konuşmalıyım. Mesela bir veya iki haftalığına. Hehe, ilginç olabilir. Paimon: Hey! Paimon'un bu konuda söz hakkı yok mu? (Traveler): Speaking of Fischl, she also claims to be a "visitor from another world"... (Traveler): We're similar in that way. We even bring a pet along with us. Paimon: Pet? Now, wait just a minute, here... (Traveler): But her raven, Oz... He looks cool, and is polite to boot. (Traveler): More importantly, he can both scout and fight — very useful indeed. (Traveler): Maybe I should make arrangements with Fischl to trade companions once in a while for, say, a week or two at a time. It should be quite interesting. Paimon: Hey! Doesn't Paimon get a say in this!? | ||
Uçmak Hakkında (About Flying) ![]() | ||
Paimon: Hadi (Gezgin), Paimon sana uçmayı öğretecek! Paimon: Üç, iki, bir! (Traveler): Aa, Paimon gitti. (Traveler): Her neyse. Yoruldum. Şurada biraz oturayım... (Traveler): Kalbim seninle uçmaya devam ediyor... Mm... Paimon: Come on, (Traveler), Paimon'll teach you how to fly! Paimon: Three, two, one! (Traveler): Ah, Paimon's gone. (Traveler): Well, whatever. I'm tired. Let's just sit here for a bit... (Traveler): I'm flying with you in my heart... Mm... | ||
Bodurloplar Hakkında (About Slimes) ![]() | ||
Paimon: En sevdiğin Bodurlop türü hangisi (Gezgin)? (Traveler): Sanırım Ateş Bodurlopları. Onlara yaklaştıkça sıcaklıklarını hissedebiliyorsun. Kışın böyle bir şey lazım olabilir./Sanırım Buz Bodurlopları. Onlara yaklaştıkça soğukluklarını hissedebiliyorsun. Yazın böyle bir şey lazım olabilir. Paimon: Tam da gezginlere yakışır bir düşünce tarzı. Zekice. (Traveler): Peki ya sen Paimon? Paimon: Paimon hepsini seviyor! Hepsi çok lezzetli! (Traveler): Lezzetli mi? Hımm... Paimon: Bodurlopları lezzetli, akışkan, güzel yemeklere dönüştürmek Paimon'un Uzmanlık Alanı! (Traveler): Peki o zaman... (Traveler): Seni acil durum yemeği olarak kullanmadan önce yiyebileceğim bir şey daha oldu, ne dersin Paimon? Paimon: Off... Paimon o listede olmak bile istemiyor! Paimon: What sort of slime do you like the most, (Traveler)? (Traveler): (Pyro Slimes, I suppose. You can feel their warmth just by getting close. That's something that you'll need in winter.[Cryo Slimes, I think. You feel cold just getting close to them — you'll need that sort of thing in summer./ Paimon: That's very practical, as expected of a traveler. (Traveler): What about you, Paimon? Paimon: Paimon likes them all! They're all very tasty! (Traveler): Tasty? Hmm... Paimon: Turning slimes into bubbly, lovely, jubbly meals is the Paimon Special! (Traveler): Well then... (Traveler): I suppose that's one more thing I can eat before you become emergency rations, huh, Paimon? Paimon: Uhh... Paimon would rather not be on that list at all! | ||
Dağ Yabanileri Hakkında (About Hilichurls) ![]() | ||
(Traveler): Sence de dağ yabanilerine fazla acımasız davranmıyor muyuz? Paimon: Şey... Bazen gerçekten de arı kovanını tekmeleme isteğine karşı koyamayan çocuklar gibi davranıyoruz... (Traveler): Bence biz tekmelemekten daha fazlasını yapıyoruz... (Traveler): Do you think that we're too harsh on the hilichurls? Paimon: Well... sometimes we really do seem like children who just can't resist kicking the hornet's nest... (Traveler): I think we're doing more than just kicking it... | ||
Uykucular Hakkında (About the Sleepers) | ||
(Traveler): "Uykucular kabilesi..." Dağ yabanilerinin kabile isimleri oldukça ilginç. Paimon: Uykucular kabilesi, ellerine geçen her fırsatta uyur. Paimon: Paimon'un duyduğuna göre, hayvan derisinden yapılmış yatakları oldukça yumuşakmış. O yatakları denemek ister misin? (Traveler): Sen denemeyecek misin Paimon? Paimon: Paimon havada süzülürken uyuyabiliyor! Hava en yumuşak yataktır. Çok iyi, değil mi? (Traveler): Eh işte. (Traveler): The "Sleeper tribe"... The hilichurls sure have interesting tribe names. Paimon: The Sleeper tribe will take any opportunity they can to take a nap. Paimon: Paimon's heard that their animal-skin beds are really soft. Would you like to try them? (Traveler): Not going to try it yourself, Paimon? Paimon: Paimon can sleep while floating! The air is the softest bed. Pretty sweet, huh? (Traveler): ...Just a little. | ||
Etçiller Hakkında (About the Meaties) | ||
(Traveler): "Etçiller kabilesi" mi? Bu dağ yabanileri gerçekten çok komik isimler buluyor. Paimon: Etçiller kabilesindeki dağ yabanileri düzenli olarak kurban verir. İnşa ettikleri sunaklar devasa boyutlardadır. (Traveler): Ne için dua ediyorlar peki? Paimon: "Her gün et yiyebilmek için!" Harika bir istek, değil mi? (Traveler): Bu cevabın geleceğini tahmin etmeliydim. (Traveler): The "Meaty tribe"...? Hahaha, These hilichurls pick the funniest names. Paimon: The hilichurls of the Meaty tribe make regular sacrifices. The altars they build are really huge. (Traveler): What do they pray for? Paimon: "For meat to eat every day!" It's an awesome wish, isn't it? (Traveler): ...I suppose I should have expected that answer. | ||
Tutulma Kabilesi Hakkında (About the Eclipse Tribe) | ||
(Traveler): "Tutulma kabilesi..." Demek dağ yabanileri, kabileleri için böyle normal isimler de seçebiliyormuş. Paimon: Tutulma kabilesindeki dağ yabanileri oldukça gizemli. Paimon: O kabiledeki bütün dağ yabanileri bir tutulma sembolü çizebiliyor. Paimon: Ama söylentiye göre, tutulma sembolünün kabile için neden o kadar kıymetli olduğunu yalnızca Tutulma kabilesinden Dada Dağ Şamanı biliyor. (Traveler): Demek tutulma sembolü... Paimon: Hı? Bir şey mi dedin (Gezgin)? (Traveler): Şey... Ben... Bu gece ne tür bir çorba içmek istediğini soruyordum. Paimon: Düşündüğün tek şey yemek, değil mi? Sanırım Tutulma kabilesinden ziyade Etçiller kabilesinde daha rahat hissedersin. Her neyse, Paimon beyran çorbası istiyor. Teşekkürler! (Traveler): The "Eclipse tribe"... So the hilichurls have normal-sounding tribe names like these, too. Paimon: The hilichurls of the Eclipse tribe are really mysterious. Paimon: All the hilichurls of that tribe can draw an eclipse symbol. Paimon: But rumor has it that only the Dada Samachurl of the Eclipse tribe knows why the eclipse symbol is so revered within their tribe. (Traveler): An eclipse symbol... Paimon: Hmm? Did you say something, (Traveler)? (Traveler): Ah... I was... asking you what sort of soup you'd like to have tonight. Paimon: Can't stop thinking about food, huh? Seems like you'd be more at home in the Meaty tribe than the Eclipse tribe. But anyway, Paimon wants boar soup. Thanks! | ||
Hazineler Hakkında (About Riches) ![]() | ||
Paimon: Paimon iyi hissetmiyor... (Traveler): Ne oldu? Paimon: Paimon uzun zamandır hazine sandığı açmadı. Böyle giderse... *inler* (Traveler): Bu böyle devam ederse bir gün, içinde tek bir Mora olan bir kapana yakalanacaksın... Paimon: Hey! Paimon uçuyor. Kapan işe yaramaz. Paimon: Paimon doesn't feel so good... (Traveler): What's the matter? Paimon: Paimon hasn't opened a treasure chest in so long. If this keeps up... (Traveler): If this keeps up, you'll one day get caught in a hunting trap with a single Mora as bait... Paimon: Hey! Paimon floats, so that'll never work. | ||
Kilo Almak Hakkında (About Weight Gain) ![]() | ||
Paimon: Vay canına, son zamanlarda pek çok güzel yemek yedik, değil mi? Paimon: Ne derler bilirsin: "Yanında yemek varsa her yere gidersin!" (Traveler): Peki... Şişmanlamak, senin uçmanı engellemez mi? Paimon: Hayır! Paimon asla şişmanlamaz! (Traveler): Hımm... Paimon: Bu nedenle de Paimon daha fazla yemek istiyor! (Traveler): Hep yemek yiyorsun ama asla büyümüyorsun... Peki, bu seni başarısız bir acil durum yemeği yapmaz mı? Paimon: Tabii, tabii... Daha iyi bir seçeneğin olmadığına göre, Paimon ile idare etmek zorunda kalacaksın! Paimon: Wow, we've really had a lot of good food recently, haven't we? Paimon: You know what they say — have food, will travel! (Traveler): Hmm... Won't you be unable to fly if you get fat? Paimon: Nope! Paimon never gets fat! (Traveler): Huh... Paimon: So Paimon demands more food! (Traveler): Ever eating but never growing... Don't you fail as emergency rations, then? Paimon: Yeah, yeah... Well it sure doesn't look like you have any other candidates... So you'll have to make do with Paimon! | ||
Kedi Köpek Seven İnsanlar Hakkında (About Cat People and Dog People) ![]() | ||
Paimon: Kedileri mi daha çok seviyorsun, köpekleri mi? (Traveler): Ben Paimon'u tercih ederim. Paimon: Hile yapıyorsun! Paimon: Bir dakika! Paimon evcil hayvan değil! Paimon: Which do you like more: cats or dogs? (Traveler): I prefer Paimon. Paimon: Aww, that's cheating... Paimon: Wait, no! Paimon's not a pet! | ||
Taş, Kağıt, Makas Hakkında (About Rock, Paper, Scissors) ![]() | ||
Paimon: Yiyecek lezzetli bir şeyler almamız lazım! Of. Paimon oraya kadar gidip almak istemiyor. (Traveler): Taş, kağıt, makasla karar verelim mi o zaman? Paimon: Aah, olur! (Traveler): Peki. Taş, kağıt... Paimon: Süper Paimon Fırtınası! (Traveler): Ne? Paimon: We should get something tasty to eat! Uh, but Paimon doesn't wanna have to go get it... (Traveler): Shall we decide with a game of rock-paper-scissors, then? Paimon: Ooh, okay! (Traveler): Alright then. Rock, paper— Paimon: —Super Paimon Tornado! (Traveler): ...What? | ||
Rahatlamak Hakkında (About Relaxing) ![]() | ||
Paimon: Of! Paimon son zamanlarda çok çalışıyor. Nasıl rahatlayabileceği konusunda bir fikrin var mı? (Traveler): Uyumaya ne dersin? Paimon: Uyumak çok sıkıcı. (Traveler): Kitap okumak? Paimon: Paimon'un başını döndürür. (Traveler): Arkadaşlarınla sohbet etmek? Paimon: Off. Paimon: Söylediklerinin hepsi düşünmeyi gerektiren şeyler. Paimon: Oysa düşünmemek daha rahatlatıcı. (Traveler): İşte böylelikle Teyvat'ın felsefe tarihinde ün salmış "Paimon Paradoksu" ortaya çıkıyor... Paimon: Phew! Paimon's been working so hard recently. Any ideas on how to relax? (Traveler): ...Sleeping? Paimon: Sleeping's boring. (Traveler): ...Reading? Paimon: Paimon'll get dizzy. (Traveler): ...Having a chat with some friends? Paimon: ...Ugh. Paimon: But those're all things that require thinking. Paimon: And not thinking is more relaxing. (Traveler): And thus the "Paimon Paradox," famed in the histories of philosophy in Teyvat, was put forth... | ||
Para Biriktirmek Hakkında (About Saving Money) ![]() | ||
Paimon: Vay canına, bir hırsız gelinciğin sırt çantası ne kadar çok Mora alabiliyor! (Traveler): Gelincikler doğaları gereği parlak objeleri toplar. Paimon: Paimon, hırsız gelinciklerin kökeni ile Hazine Avcılarının bir ilgisi olduğunu duymuştu... Paimon: Kargalar da parlak şeyleri toplayan türlerden biri değil mi? Paimon: Paimon, Oz'un Fischl'dan habersiz topladığı Moraları çantasında, bir zulada saklayıp saklamadığını merak ediyor. (Traveler): Şey, sen söyleyince aklıma geldi Paimon... (Traveler): Acaba senin... Paimon: Hayır. Ben bir şey saklamıyorum! Paimon'un ayakkabılarının içinde Mora bulamazsın, imkanı yok! Paimon: Wow, a weasel thief's backpack can really hide a lot of Mora! (Traveler): Well, it's because weasels, by nature, enjoy collecting shiny objects. Paimon: Paimon's heard that the origin of the weasel thieves has something to do with the Treasure Hoarders... Paimon: Also, aren't crows the type to collect shinies as well? Paimon: Paimon wonders if Oz has a secret stash of Mora that he collects behind Fischl's back. (Traveler): Well, now that you mention it, Paimon... (Traveler): I wonder, do you— Paimon: —Uhh... Nope. Nothing here! You won't find any Mora in Paimon's shoes, no way! | ||
Macera Hikayeleri Hakkında (About Adventure Stories) ![]() | ||
(Traveler): Paimon, "Vera'nın Melankolisi"ni okumuş muydun? Paimon: Bir yerlerden hatırlıyor gibiyim! (Traveler): Oldukça popüler bir kitap. Duyduğum kadarıyla, sahibi kitaptan bir servet kazanmış. Paimon: *iç çeker* Paimon da tonlarca Mora kazanmak ister. Paimon: Hımm... O halde karar verildi! Paimon da bir macera hikayesi yazacak! (Traveler): Paimon tarafından yazılmış bir macera hikayesi... Paimon: Evet! Cesur gezginin ejderhayı yenmesi ve dünyayı kurtarması hakkında bir hikaye olacak... Paimon: Sonra da güvenilir yoldaşıyla oturup on tabak Karamelize Soslu Rosto yiyecekler! (Traveler): On mu? Paimon: Evet! Sonuçta mutlu sonlar okuyucuyu daha çok etkiler! Paimon: O halde karar verildi! Adı "Paimon'un Saadeti!" olacak. (Traveler): Bir dakika, ne? (Traveler): Paimon, have you ever read "Vera's Melancholy" before? Paimon: Well, it sure sounds familiar! (Traveler): That book's pretty popular, and I've heard that the author made a tidy sum off of it... Paimon: *sigh* Paimon would love to make lots and lots of Mora. Paimon: Hmm... It's decided, then! Paimon will write an adventure story as well! (Traveler): A tale of adventure, by Paimon? Paimon: Correct! It'll be a story in which the brave traveler defeats the dragon, saves the world... Paimon: And then sits down with his reliable companion for ten servings of Sticky Honey Roast! (Traveler): Ten? Paimon: Uh-huh! A happy ending attracts the readers, after all! Paimon: It's decided, then! We'll call it "Paimon's Happiness!" (Traveler): Wait, what? | ||
Kabuslar Hakkında (About Nightmares) ![]() | ||
Paimon: Sen hiç çok korkunç bir kabus gördün mü (Gezgin)? (Traveler): Şey, sonsuz bir karanlığın içine çekildiğimi görmüştüm... (Traveler): Kanatlarım olmadan. Paimon: Of... (Traveler): Ayrıca bir keresinde kardeşimin beni bırakıp gittiğini görmüştüm, ne kadar hızlı koşarsam koşayım onu yakalayamadım. (Traveler): Bana, çok geç kaldığımı söylemişti. Paimon: Ah... Paimon: Senin gördüğün kabuslar Paimon'unkilerden biraz farklıymış. Paimon: Paimon'un en kötü kabusu devasa bir bodurlop tarafından yenmekti. Paimon: Have you ever had one of those super scary nightmares, (Traveler)? (Traveler): Um, I've dreamed of falling through endless darkness... (Traveler): Without a wind glider. Paimon: Eek... (Traveler): I've also dreamed of my (sister/ (Traveler): ...(She/ Paimon: Oh... Paimon: Yours are quite different from the ones that Paimon's had. Paimon: Paimon's scariest dream was being eaten by a super giant slime. | ||
Peri Hakkında (About Seelie) ![]() | ||
(Traveler): Acaba şu hazine avcısı Periler nereden geldi? Paimon: Belki topraktan çıkmışlardır ya da ağaçtan düşmüşlerdir... Paimon: Paimon nereden geldiklerini bilmiyor ama etrafta Periler varsa, hazine çok uzakta değil demektir! (Traveler): *iç çeker* Ama o zaman neden onlar hazinelere her dokunduğunda, benim içimi bir hüzün kaplıyor... Paimon: Hımm... (Traveler): Hayır, hayır. Muhtemelen bu hayal gücümün bir oyunu. Paimon: Eh... Hazine istemiyorsan, Paimon senin için onları saklayabilir! Hem de ücretsiz! (Traveler): Where do those treasure-chasing Seelie come from, I wonder? Paimon: Maybe they grow out of the ground — or maybe they fall from trees? Paimon: Well, Paimon doesn't know where they come from, but where there are Seelie, treasure's not far away! (Traveler): Still... why do I feel a certain sadness every time they touch those treasures? Paimon: Hmm? (Traveler): No, it's probably just my imagination. Paimon: Well... if you don't want the treasure, Paimon can hang onto it for you, free of charge! | ||
Unutulmaz Biri Hakkında (About Someone Unforgettable) ![]() | ||
Paimon: Son seyahatlerinde seni çok etkileyen biri oldu mu? Paimon: Mesela Paimon için bu kişi Sara. (Traveler): Timmie. Paimon: Ne? Neden o? (Traveler): *iç çeker* Son zamanlarda her Çiçekli Tavuk yediğimde, onun yüzü gözümün önüne geliyor... Yediğim yemekten keyif almamı zorlaştırıyor gerçekten. Paimon: Has anyone left a big impression on you during our recent travels? Paimon: For Paimon, that's Sara. (Traveler): Timmie. Paimon: ...Huh? Why him? (Traveler): His face comes to mind every time I've eaten a Sweet Madame recently... Really makes it hard to chow down. | ||
Dil Hakkında (About Language) ![]() | ||
Paimon: Yeni şeyleri çabuk öğreniyorsun. Paimon: Teyvat dilini söktün bile. (Traveler): İyi öğretiyorsun Paimon. Paimon: Ayy, hehehe... (Traveler): Kim bilir, belki taktığın çirkin takma adların kalitesi de bir gün artar. Paimon: You learn new things so quickly. Paimon: You've already got such a good grasp of Teyvat's language. (Traveler): You're a good teacher, Paimon. Paimon: Hehehe... (Traveler): Who knows, maybe the quality of your nasty nicknames will improve someday. | ||
Paimon'un Türü Hakkında (About Paimon's Species) ![]() | ||
(Traveler): Sende en derin etki bırakan canavar hangisiydi? Paimon: Canavar mı? Hımm... Sanırım... Harabe Muhafızları idi. (Traveler): Harabe Muhafızları canavardan sayılır mı ki? Onlar daha ziyade makina... Paimon: Paimon'a göre sorun çıkaran ve mağlup edilmesi gereken her şeye "canavar" diyebilirsin. Paimon: Tıpkı avlanabilen her şeye "av" dememiz gibi. (Traveler): Öyle mi dersin? Pekala Paimon, sanırım sonunda senin ne tür biri olduğunu anlamaya başladım. Paimon: Ne? Nasıl yani? (Traveler): Sen bir kancayla tutulup makara ile çekilebilirsin. Bu nedenle sen bir balıksın! Paimon: Hıh! (Traveler): What monster made the deepest impression on you? Paimon: Monsters, huh? Probably... Ruin Guards. (Traveler): Does a Ruin Guard really count as a monster? It's more like a machine... Paimon: Paimon thinks that you can call anything that causes us trouble and needs to be defeated a "monster." Paimon: Just like how we call anything that can be hunted "prey." (Traveler): Is that so... Well then, I think I'm finally able to classify you now, Paimon. Paimon: Eh? What do you mean? (Traveler): You can be hooked and reeled in... therefore, you're a fish! Paimon: Hmph! | ||
Silahların Saklanması Hakkında (About Storing Weapons) ![]() | ||
Paimon: Hey, şu şeyi bir daha yapsana! Hani yapıyordun ya! (Traveler): Neyi? Paimon: Hani silahını yok ediyordun ya... Sallıyordun ve birden puf... Sonra hop... Tekrar arkandan çıkarıveriyordun! (Traveler): Ah, bu mu? Bu hareketi daha önce binlerce kez görmedin mi? Paimon: Ama Paimon nasıl yaptığını hâlâ anlayamadı. Anlatabilir misin? (Traveler): Sen bana birden nasıl karşımda beliriverdiğini ve aynı hızda nasıl kaybolduğunu açıklayabilir misin? Paimon: Şey... Aslında... Bu Paimon'un hep yapabildiği bir şeydi... Ama Paimon nasıl yaptığını bilmiyor... (Traveler): Tam olarak. Sanırım silahımı saklamam da aynı prensiple gerçekleşiyor. (Traveler): Belki bizi iki iyi dost yapan da bu benzerliğimizdir. Paimon: Hey, do that again! You know, that thing! (Traveler): Which one? Paimon: The one where you make your weapon disappear with a swish, and then, fwoosh — you make it appear behind your back again! (Traveler): Oh, that? Haven't you seen that a ton already? Paimon: But Paimon hasn't figured out how you do it yet. Could you explain it? (Traveler): Well, can you explain how you suddenly appear in front of me, and then disappear just as suddenly? Paimon: Uh... well... Paimon seems to have always been able to do this. But Paimon doesn't know how... (Traveler): Precisely. I believe that the art of putting my weapon away follows the same principle. (Traveler): Maybe it's this similarity that makes us such good friends? | ||
Sandıklar Hakkında (About Chests) ![]() | ||
Paimon: Hazine sandıkları hakkında ne düşünüyorsun (Gezgin)? (Traveler): Bence bir zamanlar bu yollardan geçmiş büyük gezginlerden kalan şeyler. (Traveler): Ne zaman bir sandık açıp içindekilere baksam, daha önce bu yollardan geçenlerle bir çeşit yakınlık hissediyorum... Paimon: İşte maceracı deneyimleri tam da böyle kazanılır! Paimon: (Traveler), what do you think of treasure chests? (Traveler): I believe that they were left behind by great travelers who once passed this way. (Traveler): Every time I open one and look at its contents, I can feel a certain kinship with those who came before... Paimon: And that's how you get adventure experience! | ||
Gözler Hakkında (About Eyes) ![]() | ||
Paimon: Paimon'un gözlerine bak! (Traveler): Bir şey mi oldu? Paimon: Kaeya, gözlerin insanlar hakkında çoğu şeyi ele verebileceğini söyledi. Paimon: O, sadece birinin gözlerine bakarak doğru söyleyip söylemediğini anlayabiliyormuş. (Traveler): Hımm... Paimon: Paimon, Balıkçı Tostuna bayılır! (Traveler): Eminim bu doğrudur. Haha, sen zaten yenebilen her şeyi seversin. Paimon: Hehe. (Traveler): İnsanların gözlerine bakmak demişken... Beni derinden etkileyen bir bakış hatırlıyorum. Paimon: Kimin bakışıydı? (Traveler): Bir Harabe Muhafızının. Gerçekten gözlerini çıkarmak istemiştim... Paimon: Look into Paimon's eyes! (Traveler): Something the matter? Paimon: Kaeya said that people's eyes will betray them. Paimon: He can tell if someone is telling the truth or not just by looking into their eyes. (Traveler): Huh... Paimon: Paimon loves Fisherman's Toast! (Traveler): That should be the truth. Haha, well, that's also because you love everything that can be eaten. Paimon: Hehe. (Traveler): Speaking of looking into people's eyes... I remember one gaze that left a particularly deep impression on me. Paimon: Whose gaze was that? (Traveler): A Ruin Guard's. Really made me want to poke its eye out... | ||
İnsanları Taklit Etmek Hakkında (About Imitating Others) ![]() | ||
Paimon: Off, Paimon çok sıkıldı ve çok yoruldu... (Traveler): Eh, madem sıkıldık, eğlenmek için diğer Şövalyeleri taklit edelim mi? Paimon: Ne? Bu biraz saygısızlık olmaz mı? (Traveler): Haha, bakıyorum da şövalyelerin alçak gönüllülük ve kibarlık erdemlerinden sende zaten var. Etkilendim doğrusu. Paimon: Hey! Paimon ne yapmaya çalıştığını anladı. Kes şunu! Paimon: Ugh, Paimon's so bored... So tired... (Traveler): Well, since we're bored either way, wanna imitate the other Knights for fun? Paimon: Eh? Isn't that a bit disrespectful? (Traveler): Haha, I see you already have the knightly virtue of modesty and politeness. Very impressive. Paimon: Hey! Paimon sees what you're doing, cut it out! | ||
Şans Hakkında (About the Luck of the Draw) ![]() | ||
Paimon: Offf... (Traveler): Ne oldu? Etrafta güvercin mi var? Paimon: Hayır. Paimon acıktı sadece. Paimon: Paimon'un şu anda Karamelize Soslu Rosto (Lezzetli) yapabilecek bir gezgine ihtiyacı var. Paimon: Hım, bakalım bu şanslı gezgin kim olacak peki? Paimon: Urrrrgh... (Traveler): Hmm? Are there pigeons around? Paimon: No, Paimon's just hungry. Paimon: What Paimon needs right now is a traveler who can whip up some delicious Sticky Honey Roast. Paimon: So, who's going to be the lucky traveler? Hmm? |
Kateogori:Karakter replikleri