
İnsan olmanın ölçütü bir kalbe sahip olmaksa o, insan değil demektir.
Eğer kalbi olmayan biri sevinci ve üzüntüyü deneyimleyebiliyorsa olsa olsa insana benzeyen bir kukladır.Resmî Web Sitesinden Açıklama[1]
Kişilik[]
Kimliği gizemli olan bir gezgin. Bir dağ keşişi gibi giyinse de hiç de öyle davranmıyor.
Oyun içi karakter özellikleri ve profil sayfası yazısı
Görünüş[]
KarakterAdı orta erkek modele sahiptir. Kırmızı göz kalemli çivit mavisi gözleri, açık teni ve kısa hime kesimli koyu çivit mavisi saçları vardır.
Resmî tanıtım[]
Yağmurlu ve fırtınalı o gecede Tatarasuna adlı yere karanlık bir figür geldi. Bölge terk edilmiş olmalıydı ancak bir çiftçi geçimini sağlamak amacıyla Gözyaşı Otu toplamak için bölgeye geldi ve ay ışığının altında uçurumun kenarında duran bir gölge gördü.
Gölge, yüzünü tamamen kapatan büyük bir şapka takıyordu. Ancak çiftçi, gölgenin yağmurun sesine karışan nefes alıp verişini duyabiliyordu.
Bir dakika sonra gölge konuştu: "İnsanlar bu şekilde nefes almalı."
Çiftçi bir ruhla karşılaşmış olabileceğini düşünerek dehşete kapıldı ve aceleyle bir kayanın ardına saklandı. Gölge yeniden konuştu: "Neden korkuyorsun? Benim gibi yoldan geçen bir yabancı sana niçin zarar versin? Ben sadece bir arkadaşımın mezarını ziyaret etmeye geldim."
Sessizlik bir kez daha her yanı kapladı. Çiftçi kayanın arkasından gizlice baktı ve gölgenin kaybolduğunu gördü. Yere bir not düştü ve düşer düşmez yağmurda sırılsıklam oldu. Kağıtta üç tane soru yazılıydı. Cevaplarıysa henüz tamamlanmamıştı...
İnsanların kalbi varsa neden diğerlerinin kalplerinden korkmuyorlar?
Değersiz doğalarından dolayı.
İnsanların değersiz doğalarının farkındayken onlara nasıl davranmalıyız?
...
Kalbi olmayan biri nasıl insan olabilir?
Kalbi olmayan biri tam anlamıyla insan olamaz.
Notu okuyan çiftçinin tüyleri diken diken oldu. Tatarasuna yıllardır terk edilmiş bir haldeydi ve saygılarını sunmak üzere buraya kimse gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Geldiyse bile neden ortaya çıkmak için öyle bir geceyi seçmişti ki?
Karakter hikâyeleri[]
Karakter ayrıntıları
Kendisini tanıtmasına gerek yok çünkü sıradan halk onu tanımayacak.
Bu ölümlü dünyaya dahil olmasına da gerek yok çünkü önemsiz duygulardan çoktan vazgeçti.
İnişleri de oldu çıkışları da, hem de defalarca. Ama artık o yalnızca kendisi için yaşıyor.
"Avare"nin onu en iyi tanımlayan şey olduğunu düşünüyor. Çünkü ne bir evi ne bir akrabası ne de gidecek bir yeri var.
Bir rüzgar gibi yaşıyor bu hayatta, oradan oraya savrularak.
Karakter hikâyesi 1
Arkadaşlık Sv. 2 •
Ters Dönen Başlangıç
Yıllar öncesinde adı Avare değildi. Aslında birçok adı vardı, hepsi de o sırada olan özel bir durumdan ileri gelmekteydi. Ama şimdi, bu geçmişte kalan şeylerin çoğu unutuldu gitti.
Kukla, garip tipli Kabukimono, Fatui Habercilerinin 6'ncısı, Kasideci...
Bunların her biri, kuklanın parçalarını bir arada tutan kader bağlarıydı.
Geriye dönüp baktığımızda ağlayarak doğan kuklaya bir isim verilmedi bunun yerine varlığının bir sembolü olarak küçük altın bir tüy verildi.
Shakkei Konağı'na yerleştirildi ve oradaki manzaraya boş boş baktı. Kırmızı akçaağaç yaprakları, incelikle yapılmış pencere parmaklıkları... Bu güzel hapishanede tüm algılarını yitirdi.
İyi kalpli bir samuray olan Katsuragi'nin o konağa girip onu kurtarması bir tesadüften ibaretti. Onu Tatarasuna'ya getirip oradakilerle tanıştıran ve orada yaşamasını sağlayan da Katsuragi idi.
O zamanlar kukla, bir bebek kadar saftı ve insanlara karşı hem iyi niyetliydi hem de onlara minnet duyuyordu. Ancak altın tüyü kuklanın üzerinde gören Katsuragi, onun yalnızca sıradan bir kukla olmadığını ve nereden geldiğinden bahsedemeyecek sebepleri olduğunu anladı. Bu yüzden Shakkei Konağı'ndan hiç bahsetmeden bu genci Nazuchi'de dolanırken bulduğunu söyledi ve kuklayı da yalanına dahil etti ki olay açığa çıkmasın.
Kalabalık ve hareketli Tatarasuna, kuklanın birçok mutlu anısına ev sahipliği yapıyordu. Orada insandı, orada normaldi.
Katsuragi, Mikoshi Nagamasa, Niwa, Miyazaki ve artık adı bile hatırlanmayan Tatarasuna'dan diğer birçok kişi ona, okuma yazmayı, ateş yakmayı, yemek hazırlamayı öğretirdi. Evet, hepsi onu arkadaşları olarak görüyorlardı.
Hatta ona şöyle sormuşlardı: "Bir ismin olsun istemiyor musun? Ya da herkesin sana Kabukimono demesinde sorun yok mu?"
Yine de bu ismi seviyordu.
"Kabukimono" genelde canlı renklerde giyinen ve tuhaf davranışları olan kişilerden bahsederken kullanılırdı. Evet, onu farklı kılan onlardı ama tüm bu farklılık onun insanlığının, onun Tatarasuna'ya ait oluşunun bir kanıtıydı.
Ama ne yazık ki bu ismi çok sevmesine rağmen bırakmak zorunda kaldı. Çünkü artık insan olmak istemediğinde bu isim de anlamını yitirdi.
Oradan ayrılıp uzaklardaki kuzeye vardı ve altıncı koltuğu kapmak için Habercilerin vahşi ziyafetine katıldı.
Yeni ünvanı "Kasideci"yi ona veren Çariçe'ydi. Onda, dayanıklılık, güç, çatışma arzusu, her şey vardı.
Satranç taşları, savaşın ortasında bir çılgınlık hali başlattı ve katiller de her şeyi altüst etti.
O anda, Kasideci'nin kendisi için doğru isim olduğundan emindi.
Karakter hikâyesi 2
Arkadaşlık Sv. 3 •
Ters Dönen Başlangıç
Tatarasuna'nın hâlâ refah içinde olduğu ilk zamanlarda, Avare, halkın arasında "Kabukimono" olarak bilinirdi.
Ve Inazuma'nın geniş tarihi düşünüldüğünde onun hayatını sonlandıran olay da o kadar da önemli değildi.
Olay, Akame Klanı ve Fontaineli bir tamirci olan Escher ile ilgiliydi. Dövme tekniklerinin kalitesini geliştirmek için birlikte çalıştılar ve Escher, üç Isshin geleneğinden olan Niwa ile tanıştı.
Escher'in gelişi bir süre ortalığı hareketlendirdi çünkü devrim yaratan yeni teknikleriyle geldi ve bu sayede Kristal Özünü yeni bir şekilde işleyip hem dövme verimliliğini hem de üretimi artırabildiler.
Ancak zamanla Tatarasuna'nın büyük merkez ocağında olağan dışı durumlar meydana gelmeye başladı. Ocak içinde biriken siyah duman, zamanla orada çalışanların vücutlarını etkilemeye başladı. Tatarasuna'da hayatın temelini oluşturan dövme ve eritme artık tek başına ölümün ta kendisi olmuştu.
Ölenlerin sayısı arttıkça ocak iyice kontrolden çıkmaya başladı. Kimse çekirdeğine yaklaşamıyordu ve hatta durdurmak da imkansız bir hal almaya başlamıştı.
Tatarasuna'nın en yetkili kişisi olarak Niwa, adamlarını Tenshukaku'dan yardım istemeleri için Inazuma'ya gönderirken haberlerin yayılmasını engellemeye çalıştı.
Ancak nedendir bilinmez, gemilerle denize açılanlar bir daha hiç geri dönmediler. Tatarasuna halkına korku hakim olmaya başlamıştı.
Kabukimono, Niwa'nın Şogun Raiden'ın yardımına ihtiyaç duyacağını biliyordu ancak bilmediği şey ise kendi yerine geçecek, ulusun yönetimini devredeceği Sonsuzluğun Muhafızı adında mükemmel bir kukla yaptığıydı. Bu yüzden küçük bir tekneye atlayıp yağmura ve fırtınaya karşı yol alarak Tenshukaku'ya vardı ve Şogun ile görüşmeye gidenleri aradı.
Ama Şogun artık Zihnin Dinlenme Yerinde ve Kabukimono defalarca reddedildi. O da çaresizlik içinde altın tüyünü gösterip Yae Miko ile görüşmek istedi.
Bu sırada Muhafıza yardım etmekle meşguldü ve haberi alır almaz aceleyle gitse de telaş içindeki Kabukimono ile kısa süreliğine görüşebildi. Onun yardım için birilerini göndereceğine çok da inanmadı ve Şogunluğun Tatarasuna'ya taşındığına ikna olmuş bir şekilde çaresizce geri döndü.
Ancak yardım gönderildi ve insanlar alınıp denizden karşıya taşındı. Büyük bir felaketle karşılaşılmadı. Aslında insanların büyük bir kısmı neler olduğunu bile bilmiyordu. Niwa'nın cezadan kaçmak için ailesini de alıp kaçtığını, onun yerine çekirdeğe Kabukimono'nun girip ocağı kapattığını anlatan tamirci Escher'di.
Kabukimono'nun Niwa ile arkadaş olduğunu öğrenen Yae onun yaşadığı acıyı tahmin edip daha fazla rahatsızlık vermek istemedi ve birisiyle tüyü ona yollamakla yetindi.
Daha sonra ardında bir iz bile bırakmadan Tatarasuna'dan kayboldu. Ama insanlar, Mikoshi Nagamasa'nın o büyük kılıcı dövdüğü gün birlikte yaptıkları kutlama dansını asla unutmayacaklardı.
Adımları rüzgarda bir tüy gibi salınırdı ama onun adeta bir tüy gibi uçup onları geride bırakarak uzak diyarlara gideceğini nereden bilebilirlerdi ki?
Karakter hikâyesi 3
Arkadaşlık Sv. 4 •
Ters Dönen Başlangıç
Kabukimono Tatarasuna'dan ayrıldıktan sonra, Inazuma'da bir yerde deniz kıyısında küçük bir evde bir çocukla tanıştı.
Bu genç çocuk, güçsüz ve hastaydı. Yağmur sularının aktığı eski, harap bir yerde yaşıyordu. Eskimiş ahşap kapının boşluklarından bakıp onun çamurlu yüzünü gören Kabukimono, sanki eskide kalmış hislerin yeniden uyanması gibi kalbinde bir sızı hissetti. Ve böylece hasta çocukla ilgilenmek için o ahşap evde kaldı, ona kavun getirdi, çeşitli meyveler getirdi, içmesi için su getirdi ve yüzündeki kirleri temizlemesine yardım etti.
Günler geçti ama çocuğun ailesi dönmedi. Kabukimono daha sonra öğrendi ki bu çocuğun ailesi de Tatarasuna'da çalışan işçilerdendi. Belki de çalışırken hastalanmasalar, kan tükürene kadar öksürmeseler onların da mutlu ve normal bir hayatı olabilirdi. Geri dönmemiş olmalarının tek açıklaması bir yerlerde ölüp gitmeleri olabilirdi.
Çocuğun adı önemli değildi çünkü onun, Kabukimono'nun arkadaşı ve ayrıca ailesi olmak gibi başka bir adı vardı artık. Birbirlerine hayatlarından bahsettiler ve yıkık dökük kulübede birlikte yaşamaya söz verdiler. Arkadaşlıklarının bir göstergesi olarak Kabukimono, çocuğu alıp bir zamanlar yaşadığı yer olan Shakkei Konağı'na götürdü.
Kıpkırmızı akçaağaç yaprakları, eski pencere parmaklıkları... Her şey tam da hatırladığı gibiydi.
Bir zamanlar buraya bir daha asla dönmeyeceğini düşünüyordu. Ayrıca çocuğun bir gecede ölüp gidebileceğinin de farkına varmamıştı. Bir gece, Kabukimono dışarı yiyecek bulmaya ve başkalarının artık kullanmadığı eşyaları almaya çıktığında çocuk ölmüştü.
Bu kadar şeye tanıklık etmesine rağmen birinin hayatının böyle kısacık bir anda sona ermesine akıl erdiremiyordu. Bu anın ona verebileceği şey acıdan başka bir şey değildi.
Şoku atlattıktan sonra inanılmaz bir öfke hissetti. Bir başınaydı. Yine. Bir kere daha mı terk edilmişti? Yine! Yine! Yine!
Yerdeki küçük beden sanki bir çiçeğin yaprağı gibi kıvrılmıştı, köşesi de kanla kırmızıya boyanmıştı. Akçaağaç yaprakları gibi kırmızı... Alev alev yanan bir ateş gibi kırmızı.
O gece deniz kıyısını alevler sardı. Kabukimono, ahşap evi ateşe verip içinde bulduğu eski hasır şapka ile uzun yolculuğuna başlamak üzere oradan ayrıldı.
Amaçsızca oradan oraya dolandı. Yol boyunca birçok kişiyle tanışsa da bir daha hiç kimseyle arkadaş olmadı.
Karakter hikâyesi 4
Arkadaşlık Sv. 5 •
Ters Dönen Başlangıç
Snezhnaya'nın Fatui Habercilerinin altıncısı, Kasideci adıyla bilinir.
Ancak başından beri bu ismi kullanmıyordu. Aslında bu isim ona verileli yalnızca yüzyıldan fazla bir zaman oldu.
Inazuma'dan ayrıldıktan sonra Kabukimono ismini kullanmayı bırakıp tekrar isimsiz kaldı ve aslında Soytarı bir isim bulana kadar yeni bir isim almak aklında bile yoktu.
Sonuçta "kukla" yada " Kabukimono, ölümlülerin ona verdiği isimlerdi ve artık onlarla arkadaş olmadığına göre onların verdiği bu isimleri kullanmanın da bir manası yoktu.
Ancak Soytarı, ısrarları sonucu, bahsettiği çılgınlık ziyafetine gitmek için kuklayı ikna etmeyi başardı ve Fatui'ye katılması için Snezhnaya'ya kadar ona eşlik etti.
Doktor isminde bir yabancı ona bu soğuk kuzey topraklarında sıcak bir karşılama yaptı ve Avare'yi büyük araştırma projesindeki deneyinde en önemli araştırma konusu olmak üzere davet etti.
Kukla yapım tekniğinin kökleri Khaenri'ah'a dayanıyordu ve Elektrik Hükümdarı'nın onu yapmış olması da onu çok özel kılıyordu. Bu çalışma konusu karşısında çok etkilenen Doktor, Avare'yi temel taslağı olarak kullandı ve her parçanın temelindeki tekniği kavrayana kadar on yıllar süren araştırmalar ve deneyler yaptı.
Karşılığında da Doktor, vücudundaki mührü kaldırıp becerilerinin büyük oranda artmasını ve düşük rütbelerdeki Habercilerin seviyesine gelmesini sağladı.
Ama yine de kendine başka bir isim seçmedi. Arkadaşları ona "kukla" diyordu ve o da kendini korkusuz ve bitmek tükenmek bilmeyen bir kukla olarak görüyordu.
Çariçe'nin emirleri doğrultusunda bir birliğe liderlik ederek Hiçliği keşfe gönderildi ve vaktinin çoğu burada geçti. Defalarca yaralandı ve her seferinde Doktor onu iyileştirdi. Daha da güçlendi ve her defasında daha da güçlenen düşman karşısında hayatta kalabildi.
Çok sonraları yaptığı keşfin sonuçlarını Snezhnaya'ya götürdü ve altıncı olmaya hak kazandı. Ona verilen emir de değiştirildi. Hiçliği keşfetmek yerine o, artık gezgin olup Fatui'nin dünyanın dört bir yanında yürüttüğü gizli kapaklı işlerine yardımcı olmak için sürekli hazırda bekleyecekti.
Böylece bu yeni "Kasideci" isminin ona uyan bir isim olduğunu düşündü.
Karakter hikâyesi 5
Arkadaşlık Sv. 6 •
Ters Dönen Başlangıç
O zamandan beri olan birçok şey hem heyecan verici hem de rahatsız edici olarak tanımlanabilir ancak hâlâ hatırlayanların sayısı çok azdır.
Tıpkı kadim şarkıların bu dünyada unutulup gitmesi gibi, yaşananlara tanıklık edenlerin kalplerinde de bu olaylar sessiz bir efsane olarak kalır.
Kasideci Irminsul'da, Devi Kusanali'nin bilgi akışına yerleştirdiği "gerçeği" gördü. Bu sır, Doktor'un kalplerinden birinde saklıydı ve Kusanali'nin de iddia ettiği gibi bu gerçek, onun kalan tüm dürüstlüğünü içeriyordu.
Böylece Kasideci geçmişteki tüm gerçeği öğrenmiş oldu. Ona sıradan bir insan gibi yaşamayı öğretip ona bir insan gibi davranan Niwa, Escher'in iddia ettiğinin aksine cezadan kurtulmak için Tatarasuna'dan kaçmadı. Aslında başından beri asıl suçlu hep Escher, hayır Doktor'du. Kasideci'ye verilen kalp, Niwa'nın göğsünden canlı canlı çıkarılıp alındı.
Bu ölüm, ocakta gerçekleşen bir olayla kapatıldı ve Escher tatlı diliyle, bu olayın ocağın başındaki kişinin hatasından kaynaklandığına herkesi ikna etti.
Diğer sorumlu kişi olan Mikoshi Nagamasa, sadık samuray hizmetkarı Katsuragi araya girip görevi suistimal etme suçunu kendi üstlenmese ölüm cezasına çarptırılacaktı.
Sonrasında yaşananlardan bahsetmeye gerek yok. Nagamasa istemese bile Mikoshi'nin adına düşürülen bu lekeyi temizlemesi gerekiyordu ve orada öylece ölmesine göz yumamazdı.
Kılıcı Daitatara Nagamasayı kaldırıp Katsuragi'yi tek darbede yere serdi. Kılıç öylesine keskindi ki adam neredeyse iki parçaya ayrılmıştı...
Hepsi kendi tanrısına inanmıyor muydu?
O zaman neden böylesine bir felaketle yüzleşmek zorunda kaldılar?
Kabukimono denilen şu esrarengiz kukla hiç var olmasaydı, Escher yine aynı şeyi yapar mıydı?
Küçük bir ihtimal bile olsa Tatarasuna olayı engellenebilir miydi?
Bu dünyada hiç kimse herhangi bir şey yapamazdı ancak Kasideci için durum farklıydı. Şu an, burada deneyebileceği tek bir şey olduğunu biliyordu.
Ölüm korkusu olmadığından cesur olduğunu düşünüyordu. Ölüm, küçük bir kukla için küçük bir tehditten başka bir şey değildi. Sadece yüreği olan insanlar korkunun ne demek olduğunu bilirdi.
Ayrıca korkuyordu ve bunun için de vicdan azabı çekiyordu. Eğer şu an olduğu gibi olabilse, daha az güvenmeyi bilse... Arkadaş olarak gördüğü kişilerin böylesine hazin bir sonu mu olurdu?
Hain, kahraman, tanrı, kenara atılan döküntü... Tüm bunlar onun akışa kapılmasıyla geride kaldı.
Bilgi akışının olduğu yer aşırı sessizdi ama yine de kanının akışı kulaklarında yankılanıyor ve zihni susmuyordu.
Unutulmayı kabullen!
Kukla, dışlanmış bir korkaktı, Kabukimono korunaklı bir beceriksizdi ve Scaramuccia tanrısına ihanet eden, dünyaya gelgitlerine karşı durmaya çalışan bir entrikacıydı.
Ama ne çıkar?
Bir zamanlar bu insan olmayan ellerle, on parmağının da yanmasına aldırmadan ocağı söndürdü.
Şimdiyse bu eller gerçeği çarpıtıp kendi dileğini yerine getirmek için en küçük fırsatı bile değerlendiriyordu.
Evet, kabullen, yakında yok olacak bu halinle kabullen!
Bu hayatın sona ermesi çiçekler, tüyler ve sabah çiyi gibi önemsiz!
Elveda dünya!
Gelecekte ne olursa olsun elveda!
Küçük Kukla
Arkadaşlık Sv. 4 •
Ters Dönen Başlangıç
Avare, bir süre Sumeru'da kalıp Hazineler Sokağı'ndaki tüccarlardan oyuncak yapımını öğrenmeye karar verdi.
Kalabalık caddenin köşesinde saçları kar beyazı, iyi kalpli yaşlı bir adam onu yanına çağırıp oturttu ve ona istediği şeyi adım adım öğrenmesi için kumaşı ve ipliği kullanıp nasıl dikiş yapacağını gösterdi.
Avare, bu iş karakteriyle uyuşmasa da pratik yapmak için epey zaman harcadı. Ve işin tuhafı sevmeye de başlamıştı.
Geçmişte de bazı şeyleri büyük sabır göstererek öğrenmişti. Mesela, çatal bıçak tutmak, kıyafet giymek, saçlarını taramak gibi...
Evet, böyle küçük şeylerle nasıl "insan" olacağını öğrendi.
Birkaç gün sonra işi nihayet bitti. Beyaz kıyafetli, siyah saçlı, kelebek işlemeli bir kuşağı olan ve gözünün kenarında şeffaf yuvarlak bir gözyaşı olan ufak tefek bir adamdı.
Aslında zamanında bir genç, Avare'nin o zamanki görünüşünden yola çıkıp böyle bir oyuncak yapmıştı. Ama ne yazık ki bu oyuncak da o Inazuma'dan ayrıldığında, yaşadığı evle birlikte kül oldu.
Yıllar sonra o da bir tane yaptı ve ah, ne tanıdık bir histi!
Küçük ve yumuşaktı, savunmasız bir bebek gibiydi. Kollarının arasında küçücük bir yer kaplıyor ve şapkasına koyduğunda bir seyahat arkadaşı varmış gibi hissettiriyordu.
"Bugünden itibaren benimle birlikte gezeceksin."
Nazikçe böyle dedi ve onu cebine koydu.
Önsezi
Arkadaşlık Sv. 6 •
Ters Dönen Başlangıç
O anda Avare, rüzgarın sesini duyabiliyordu. Nereden geldiğini bilmese de sanki onu selamlamak için yön değiştirmiş gibiydi.
Eski ve nostaljik bir koku vardı rüzgarda. Demir dövme, metaller, ocak, toz...
Uzak hayaller ve refah içinde bir geçmiş... İnanılmaz gibi görünse de onun da bir zamanlar böyle basit bir hayatı vardı.
Bir anda kendi yansımalarını gördü, her biri canlı, her biri gerçek, her biri kendisiydi.
Korkuya kapılmış, ızdırap içinde sefil bir halde, kibirli ve gülünç durumda... Hepsi tek bedende birleşmişti.
Geçmişi kabul etmek geçmişteki hataları da kabul etmektir, hiçbir şeyi başaramamış elinde hiçbir şeyi olmayan bir korkak olduğunu kabul etmektir.
Ama ancak bunu yaparsa prangalarından kurtulur ve o trajik insan haline gelebilirdi.
O anda huzur ve güzelliğin bir yanılsamadan ibaret olduğunu anladı. Gerçek hali hiç ölmemişti, hep kalbinin derinliklerindeydi. Bir seçeneği olduğu sürece, kaç defa olursa olsun hep aynı yolu seçerdi.
Bir şimşek gibi hareket ederken onunla Saklı Bilgeliğin Ebedi Efendisi arasında bir ışık belirdi ve saldırıyı engelledi. İradesi ve kararı tanrıların dikkatini çekmişti.
Önsezi alçaldı ve ışıkla karanlığın arasında kaldı. Parıldayan bu şey gülümseyen bir yüzdeki göze benziyordu ve Avare'ye uzaktan şöyle sordu: Senin gibi yoğun hırsları olan biri yine de kalbi yok sayılabilir mi?
Bahsetmeler[]
Avare hiçbir karakter tarafından bahsedilmemiştir.
Posta[]
Notlar[]
Diğer diller[]
Karakter başlığı: Zamanda Sürükleniş[]
Dil | Resmî Adlandırma |
---|---|
![]() | Zamanda Sürükleniş |
![]() | Eons Adrift |
![]() (Basitleştirilmiş) | 久世浮倾 Jiǔshì Fúqīng |
![]() (Geleneksel) | 久世浮傾 Jiǔshì Fúqīng |
![]() | 久世浮傾 Kusei Fukei |
![]() | 기나긴 방황 Ginagin Banghwang |
![]() | El Caminante Eterno |
![]() | L'éternellement égaré |
![]() | Затерявшийся в вечности Zateryavshiysya v vechnosti |
![]() | กัปกัลป์อสงไขย |
![]() | Đoạn Tuyệt Thế Gian |
![]() | Bis in die Ewigkeit driften |
![]() | Eons Adrift |
![]() | Caminhante Eterno |
![]() | Eternamente perduto |
Kaynakça[]
Gezinti[]
|