Altın Kumpanya 4-yıldız ve 5-yıldız nadirliklerde bulunan Yadigâr setidir.
Hikaye[]
Altın Kumpanya Ödülü
Denizin derinliklerindeki dingin sessizliklerin arasında ihtişamlı krallığın yükselen şehri vardı.
Orada ise kudretli ve kadim rüyadaki üzgün bir hayalet gibi duran soluk bir altın kale vardı.
O altın çağın muhteşem operası sona erdi, artık o ahenkli ve bütünleştirici müzik hiçbir yerde yankılanmıyor.
Hırsın ve ihanetin yarattığı enkazın üzerine "eski zamanların insanları" yepyeni bir krallık inşa etti.
"Yazıklar olsun, kusursuz düzen bir kez daha barbarlığın ayakları altında kaldı. Zayıflık ve cehalet imparatorluğun kadim topraklarını ele geçirdi!"
"Ruhlar ve kaynaklar, kaynaklar ve şövalyeler... Çocukların abuk sabuk sözleri şiirlerin yerini, yarım yamalak şarkılar ise müziklerin yerini aldı."
"Tanrı Kral'ın bir anlık çılgınlığıyla sonsuz ihtişam mahvoldu ve yeniden dirilen vahşiler onun hatıralarına tepeden baktılar..."
"Vahşilik, eninde sonunda büyük krallıkları geri almak zorunda mıdır? Aptallık ve cehalet en sonunda medeniyet ve mantıktan daha baskın mı gelmelidir?"
O soluk kaledeki altın tiyatroda, notalarını kaybetmiş olan müzisyenler bir daha geri dönmeyecek olan geçmiş için ağıt yaktılar.
Sessiz ve aç olan devler bu ağıtları dinleyerek masum ruhları avlamak ve onları midelerine indirmek için beklediler.
Büyük altın senfoni bir defa daha çaldığında samimi ve sadık olanlar Altın Kumpanyadan hak ettikleri ödülleri alacaktır.
Kusursuz düzenin, insanları efendi ve hizmetkar olarak ikiye ayıracağı, refahın ve güzelliğin de krallığı bir kez daha ihtişamlı hale getireceği...
O güne kadar sabredin... O güne kadar sabredin...
Altın Kumpanyanın her bir üyesinin ödül olarak bütün geleceği kazanacağı güne kadar sabredin.
Altın Şarkı Çeşitlemesi
Kaderin şarkısı bir zamanlar su yollarından geçer ve medeniyet ile düzenin ahenkli melodisini her yana yayardı.
Notaların ulaştığı yerlerde vahşetin yerini aydınlanma aldı ve düzeni olmayan ilkel topraklar tamamen yeni bir şeye dönüştü.
Güçlü deniz meltemleri esti ve köksüz su zambakları da meltemle birlikte savruldu.
Denizdeki otlar kadar kısa ömürlü olan bir kabilede genç müzisyen bir savaşçıyla tanıştı.
Yıldızlar kadar çok olan fetih şiirlerinin arasında bu şarkı çok da dikkate değer bir şey değildi.
Ancak dalgalar şövalyelerin arasındaki arkadaşlıklara tanıklık etti ve onları nasıl bir son beklediğini önceden haber verdi.
Genç müzisyen, barbarların adi tutkularından henüz kurtulamamıştı ve fethedilen yerdeki bir hizmetkar ile arkadaş oldu.
Hizmetkarın adını kimse bilmiyordu ama ilerleyen zamanlarda "Cassiodor" adıyla her yerde bilinir olacaktı.
Daha sonra genç savaşçı, altın başkentin en yüksek şehri olan altın Capitolium'a kadar genç müzisyene eşlik etti.
Orada zorlu dersleri ve denemeleri tamamladılar. Sonrasında Tanrı Kral tarafından yükseltilerek onurlu efendi oldular.
"Gurur, bu ihtişamlı krallığın halkının göğüslerinde tıpkı bir altın çiçek gibi açar. Tanrı Kral'ın gözlerinin baktığı yerlerde artık ne bir sefalet ne de bir vahşilik olacaktır."
"Gurur, krallığın onurunu koruyan bir kalkandır ve ışıltılı uçları olan bir mızrak ucudur. Tanrı Kral'ın rakipsiz otoritesini savunur."
"Düzen ancak böyle bir otoritenin komutasında oluşabilir ve düzenin hüküm sürdüğü yerde sanat da güzellik de özgürce yetişir."
"Zayıflık, aptallık ve vahşilik güzel altın topraklarda asla kabul görmeyecek veya müsamaha gösterilmeyecektir. Bu tür şeyler ya itaat edecek ya da yok edilecektir."
"Dostum, kardeşim, o yoksul günlere özlem falan duyma sakın, ayrıca kafan o geçmişteki insanların yalan ve aşağılık haysiyetlerine takılıp kalmasın."
"O basit bedenden ve zayıf ruhtan çıktın, saf bir çelik gibi pirüpak oldun. Ufacık şeylere neden bu kadar çok üzülüyorsun ki?"
"Dostum, kardeşim, o değişmeyen melodilere, ta kalbinin içinden gelen kurmalı ritme kulak ver. Tanrı Kral'ın sana fısıldayışı bunlar."
"İhtişamlı krallığın tek derdi gelecekteki kusursuz bir dünyadır ve bu gelecek, geçmişin insanları için kaçınılmaz yıkım şarkıları çalacaktır."
Altın Gecenin Kargaşası
Sakin deniz kabardı ve gemi sessiz malikane ile tapınak arasında gitti geldi.
Gündüz vakti çok ihtişamlı duran altın kubbe soluk ay ışığının altında tüm parlaklığını yitirdi.
Tanrı Kral birden uykusundan fırladı ve parlak yıldız ışığı çoktan kaybolmuştu.
Şiddet ve yabancılık karanlıktan çok daha karanlık oluşturarak büyük kubbeye gölge düşürdü.
Büyük korku ve pişmanlık içerisinde en sadık muhafızlarını ve en iyi müzisyenlerini çağırdı
ve parçalanmış topraklara yeniden barış getirebilmek umuduyla onlara son emrini verdi...
Fakat hızla akan bir selin önüne geçilemediği gibi, derinlerde yatan kibir ile ön yargılar da bir gecede tersine döndürülemedi ve Harmostlar ile yöneticileri yıktı geçti...
Tüm asil fedakarlıklar ve özverili planlar kötülerin ellerinde felakete uğradı ve en sonunda hepsi yerle bir oldu.
İster Uğursuz Ejder Prensin barbar orduları ister imparatorluğu kurtarmak için sonuna kadar kararlı olan Tanrı Kral olsun,
haşin bir rüzgar her birini savurup bir kenara attı. Lüks saraylar ve yemyeşil malikaneler bile harabeye döndü...
Yol gösterici Altın şarkı olmadan bir zamanların ihtişamlı krallığının asil halkı biçimsiz devlere dönüşmüştü...
Altın gecenin son karmaşası yerini sakinliğe bıraktığında Harmost Boethius moloz yığınlarının arasında yatmaktaydı.
Onun anlamsız sayıklamalarını bir tek molozlar duymuştu, yaptığı ihanetin günahını da yine bir tek molozlar kaydetmişti...
"Bir anlık çılgınlıkta hepimize ihanet etti."
"Düzen de insanların pişmanlığı da kolay kolay değişmez."
Altın Kuşun Tüyü
Denizden esen meltemler dindiğinde gökyüzünü alacakaranlığın pembe ışıltısı kaplar.
Deniz kuşları binlerce gemi direğinin olduğu bir yerde asla durmazlar, sadece etraflarına tüyler saçarlar.
Bir zamanlar çok ahenkli ve ihtişamlı olan senfoni, tıpkı hiçbir imparatorluğun barış içinde sonsuza dek hüküm süremeyeceği gibi sona erdi.
Sular genişledikçe güç, sadece ilerleme ve düzen getirmekle kalmadı beraberinde kibri, şiddeti ve sömürüyü de getirdi.
"Eski zamanların insanlarının" olduğu uzak bir şehirde, gizli sürgünlerin yapıldığı vadilerde ve hatta Capitolium Dağının eteklerinde...
Nağmelere ayar veren asil müzisyenler ve ışıltılı zırhlar içerisindeki demir ordu halkın elindeki her şeyi almaya geldi.
Henüz yenilmemiş olanlar ve daha elinden bir damla su dahi kaptırmamış olan güçlüler bir araya geldiler ve sonuna kadar direneceklerine dair birbirlerine söz verdiler.
"Her şey tam da korktuğum ve üzüldüğüm gibi oldu kardeşim. Yükseklerde şarkılar söylerken aşağıdakilerin de sesini duyman gerekirdi."
"Evlerinin ve doğalarının kendilerinden çalındığını herkes görmek istemez, herkes bizim melodilerimizi kabul edemez."
"Onlara bir keresinde 'eski zamanların insanları' demiştin, ancak geçmişe dair bağlılık yemini edenlerin bile kolay kolay göz ardı edilemeyecek bir azmi ve itibarı vardır."
"Bir zamanlar başkalarını fethetmeyi ve onlara hükmetmeyi düşünmüştük, ancak o zaman bizim görkemli krallığımızın ihtişamı nasıl..."
"Zayıflık! Zayıflık! O korkakça şefkatin zihnini bulandırmış senin! Kalbin iyice yumuşamış ve bildiğin tam bir zayıf noktan haline gelmiş!"
"Barbarlık ve ihmal Fontaine'de kol geziyorsa ve herhangi bir şekilde oradaki suları zehirliyorsa onları bulup yok etmemiz gerekir."
"Vahşiler eğer bizim ihtişamlı altın düzenimizin bir parçası olmak isterlerse onları kabul etmeliyiz, tıpkı yüce efendimizin bizi kabul ettiği gibi."
"Ancak Lanetli Ejder Scylla kulelerimizi yıkıp müzisyenlerimizi öldürdüğü için zehirlenmiş ve vahşi kabileler artık kurtarılmayı veya kabul edilmeyi hak etmiyor."
"Artık hiçbir değerleri kalmadığı için, daha önce topraktan nasıl bulaşıcı hastalıkları ve yangınları arındırdıysak onların da aynı şekilde topraktan ve sudan arındırılmaları gerekmektedir."
Tam da o anda altın çağ birden sona ermişti ve sona gelmez savaşlar ve isyanlar baş gösterdi.
Fethin ve yıkımın naraları ile barbar kabilelerin acı yakarışları taht odasını doldurmuştu. Tanrı Kral bir hışımla uykusundan uyandı.
Altın Çağın Başlangıcı
Şafak vaktinde esen meltem coşkulu ve özgür bir şekilde şu kadim ilahiyi söyler:
Zaman artık ilerlemiyor, şarkıcıyla birlikte geçmişe dönüyor.
akan sular, ihtişamlı krallığın parlak kubbesinin yanından geçiyor,
hafif yaz rüzgarı yüksek duvarlarla çevrili yeşil malikaneden esiyor.
İster filikalardaki aristokratlar ister esir getirilen barbarlar olsun,
hepsi güzel bir çağın müzikleriyle mest olup hatıralara dalmış...
Çünkü bu, bolluk ve bereketin altın dünyasıydı, adil ve şanlı kralın çağıydı.
"Yalnız bir adadaki ufacık bir krallıktan geldim. Küçük bir kulübede doğrum ve sazlıklarla otlarla yapılan bir köyde büyüdüm."
"Parlak zırhlar içerisindeki savaşçılar evime geldiğinde "fetih" haberini verdiler."
"Ben aslı astarı genç bir çocuktum ve saf bir şekilde bu devasa yarı tanrıları başkente kadar takip ettim."
"Çevir parmaklarım ve güzel sesim sayesinde esaret prangasından kurtuldum."
"Tanrı Kral'ın onayını aldıktan sonra ancak medeniyetin ve düzenin gücüne şahit olabildim."
"Etim ve kemiğim kurusun ki, adım ve kabilem unutulsun ki gün gelecek ve tüm dünya sadece 'Boethius' adını bilecek!"
Böylece barbarlıktan doğan çocuğun altın sarayın karşısında nutku tutulmuş ve büyük otoritenin biz hizmetkarı olmuş.
Eski vahşi geleneklerini terk etmeye çalışmış ve yeni doğmuş bir bebek gibi her şeyi yeniden öğrenmeye başlamış...
Yaptığı her şey, kendisini onurlu ve ihtişamlı bir kişiye dönüştürmek içindi, bu harika medeniyetin bir parçası olmak içindi.
Başka hiçbir şey için emek sarf etmedi çünkü bu, bolluk ve bereketin altın dünyasıydı, adil ve şanlı kralın çağıydı.
Bakınız[]
- Yadigar/İstatistikler
Diğer diller[]
Dil | Resmî Adlandırma |
---|---|
![]() | Altın Kumpanya |
![]() | Golden Troupe |
![]() (Basitleştirilmiş) | 黄金剧团 Huángjīn Jùtuán |
![]() (Geleneksel) | 黃金劇團 Huángjīn Jùtuán |
![]() | 黄金の劇団 Ougon no Gekidan |
![]() | 황금 극단 Hwanggeum Geukdan |
![]() | Compañía Dorada |
![]() | Troupe dorée |
![]() | Золотая труппа Zolotaya truppa |
![]() | Golden Troupe |
![]() | Đoàn Kịch Hoàng Kim |
![]() | Goldtruppe |
![]() | Golden Troupe |
![]() | Trupe Dourada |
![]() | Compagnia dorata |
Güncelleme geçmişi[]
Gezinti[]
|