Hikâye[]
Başlık ve Gereksinimler | Ayrıntılar |
---|---|
Merhaba (Hello) | Ben Alhaitham, Akademinin katibiyim. Arşivdeki bir dosyaya erişmek istersen, lütfen belirtilen formata uygun bir şekilde başvurunu doldur. Ha, formun henüz hazır değil mi? Sorun değil, bir sonraki iş gününde tekrar gelebilirsin. Çalışma saatlerim ofisin kapısında yazıyor. (I'm Alhaitham, the Akademiya's scribe. If you wish to access an archived file, please submit an application according to the prescribed format. Oh, your form isn't ready? Not to worry. You can come again on the next working day. My work hours are posted outside the office.) |
Sohbet: İş (Chat: Work) | Katiplik işi kolaydır, ben de bu yüzden bu işi seçtim zaten. (The scribe's work is simple, which is exactly why I took the position.) |
Sohbet: Okuma (Chat: Reading) | Zekayı geliştirmek için sadece kitap okumak yeterli değildir. Buna en iyi örnek Akademideki alimlerdir. (Book learning alone is not enough to cultivate intelligence. All those scholars in the Akademiya are prime examples.) |
Sohbet: Düşünme (Chat: Thinking) | Hımm, son zamanlarda kötü bir şekilde doldurulmuş pek çok başvuru var. Sanırım hepsini reddetmem gerekecek. (Hmm, there have been many poorly written applications lately. I guess I'll just have to reject them all.) |
Yağmur Yağdığında (When It Rains) | Yağmurlu bir günde dışarı çıkmaktan daha kötü bir şey yoktur. (Going out on a rainy day is the worst.) |
Yıldırım Düştüğünde (When Thunder Strikes) | Bu sadece bir doğa olayı ve bir ağacın altında olmadığın müddetçe... Korkacak pek bir şey yok. (It's just a natural phenomenon, so there's nothing to be afraid of... unless you're beneath a tree.) |
Kar Yağdığında (When It Snows) | Sen üşüyor musun? Ben iyi gibiyim. (It's getting cold, you say? I feel fine.) |
Güneş Açtığında (When the Sun Is Out) | Bu hava hiçbir şey yapmayıp dinlenmek için birebir. (This weather is perfect for doing nothing at all.) |
Çölde (In the Desert) | Kahretsin, ayakkabımın içine kum girdi. (Curses, there's sand in my shoes.) |
Günaydın (Good Morning) | Benim için hâlâ biraz erken... Önce bir fincan kahve alayım. (It's a little early for me... Let me get a cup of coffee first.) |
İyi Günler (Good Afternoon) | Yapacak bir iş yoksa ses geçirmez kulaklıklarımı takıp biraz daha kestireceğim. (If there's nothing to do, then I'll just put on my soundproof earpieces and nap for a while.) |
İyi Akşamlar (Good Evening) | Şimdi biraz da kendime vakit ayıracağım. Görüşürüz. (I'll be taking some time for myself now. Goodbye.) |
İyi Geceler (Good Night) | Umarım oda arkadaşım gecenin bir yarısında gürültülü bir şekilde projeleriyle uğraşmaz... Aslında onun evde olmamasını daha çok tercih ederim. Gerçekten ses geçirmez kulaklıklarımla yatağa yatmak istemiyorum. (I hope my roommate won't be hammering away on another one of his projects in the dead of night... Actually, I'd prefer if he wasn't home at all. I really don't want to wear my soundproof earpieces to bed.) |
Alhaitham Hakkında: Gerçekler (About Alhaitham: Facts) | Sözlerimi dolandırarak konuşmaktansa, gerçekleri açıkça söylemeyi tercih ederim. (Rather than lacing my words with rhetoric, I prefer speaking factually.) |
Alhaitham Hakkında: Söylentiler (About Alhaitham: Rumors) | Ne? Hakkımda duyduğun tüm söylentiler seni endişelendiriyor mu? Önemli değil çünkü o söylentilere inanıp inanmaman hiç umurumda değil. Sadece karşıma daha fazla sorun çıkarma yeterli. (Oh? You're concerned about all the rumors you've heard about me? Don't bother, because I don't care whether you believe those rumors. Just don't throw extra trouble my way, and we'll be fine.) |
Hakkımızda: Selamlar (About Us: Greetings) | Bana sokakta selam verirsen ve ben de selamını almazsam lütfen alınma. Sadece ses geçirmez kulaklıklarımı taktığım için seni duymuyorumdur. (Don't be offended if you try to greet me on the street and I don't respond. It's simply because I'm wearing my soundproof earpieces, that's all.) |
Hakkımızda: Karşılıklı Yardımlaşma (About Us: Helping Each Other) | Görünüşe göre sen kendi başının çaresine gayet bakabilecek durumdasın. Hatta öyle ki o küçük yoldaşına bile göz kulak olabiliyorsun. Sana tavsiye edebileceğim bir önerim yok ve doğrusunu söylemek gerekirse benim yardımıma da ihtiyacın yok. (It seems you're perfectly capable of taking care of yourself, so much so that you even look after that little companion of yours. I don't have any suggestions to offer you, and frankly, you probably don't need my help.) |
Önsezi Hakkında (About the Vision) | Dürüst olmam gerekirse, bu Doğa Önsezisinin benim araştırmama pek bir yardımı dokunmadı... Bununla birlikte, fiziksel bir tartışmayı çözerken element güçlerinin sağladığı etkiler inkar edilemez, bu nedenle zaman zaman yine de yararlı oluyor. (To be completely honest, this Dendro Vision isn't of much help to my research... However, there's no denying the effectiveness of elemental powers when settling a physical dispute, so it still proves useful at times.) |
Paylaşılacak Bir Bilgi | Gerçeklerin amacı birilerine hizmet etmek değildir. İnsanlık nasıl bilgi için bir araç değilse, bilgi de insanlığın amacı değildir. (Truth serves no master. Humankind is not a vehicle for knowledge, nor is knowledge the aim of humankind.) |
İlginç Şeyler (Interesting Things) | Bu dünyada gözümüze çarpan birçok şey vardır ama her zaman her gördüğüne inanma. Dünya sadece bizim gördüklerimizden ibaret olsaydı o zaman düşünmeye gerek kalmazdı, değil mi? (There are many things in this world that may catch our eye, but don't always believe what you see. If what we see in the world were all there was to it, then there'd be no need to think, would there?) |
Devi Kusanali Hakkında (About Lesser Lord Kusanali) ![]() | Kutsal olan şeyleri ne reddetmeli ne de onlara gereğinden fazla tapmalıdır. Tanrıların müritlere ihtiyacı vardır ve onlar da biyolojik bir hiyerarşinin parçasıdır. Bu yüzden bir tanrıyı kurtarmaya yardım ettiğim için gurur duymuyorum. Umarım Devi Kusanali bu duruma alınmaz. (One should neither dismiss nor overly revere the divine. Gods require followers, and they are also part of a biological hierarchy. That's why I don't take any pride in the fact that I helped rescue a god. I hope Lesser Lord Kusanali doesn't take offense.) |
Kaveh Hakkında: Aşırı Hassas (About Kaveh: Overly Sensitive) | Kaveh, yolunun kesiştiği herkese ve her şeye karşı aşırı hassas davranır ve sürekli olarak durduk yere yaygara koparır. Belki de duygusal olarak çok kırılgan olduğu içindir... (Kaveh tends to be overly sensitive about everyone and everything he crosses paths with, and he's constantly making a fuss about nothing. Maybe it's because he's too emotionally fragile...) |
Kaveh Hakkında: Tongaya Basma (About Kaveh: Getting Duped) | Birisi sokakta bir stant açmış ve sattığı her el yapımı anahtarlık için yoksul bir çocuğa yemek verileceğini söylemiş. Kaveh de onlardan en az on tane almış. ... Burası, sağlık hizmetlerinin bile ücretsiz sunulduğu Sumeru. Daha fazlasını söylememe gerek yok sanırım. (Someone set up a stand on the street saying that for each handmade keychain they sold, a child in poverty would be given a meal. Kaveh bought at least a dozen. ...This is Sumeru, where even healthcare is free. I needn't say more.) |
Tighnari Hakkında (About Tighnari) | Görünüşe göre birçok kişi onun kötü bir mizacı olduğunu düşünüyor ama ben ona eşit bir şans verdiklerini düşünmüyorum. Kaveh'in Solduran Bölgenin hemen üzerine bir ev inşa etmesi ve büyük bir karmaşa yaratması, Orman Muhafızları için tam bir baş ağrısına dönüştü. Buna rağmen, bu Orman Muhafızı Kaveh'in yaptıklarını yüzüne hiç vurmadı. Hatta Kaveh'i evine yemeğe bile davet etti. Hımm, belki de onun gibi iyi insanlar sayesinde Kaveh gibi insanlar hayatta kalıyordur. (Apparently, a lot of people think he has a bad temperament, but I don't think they're giving him a fair chance. When Kaveh built a house right over a Withering Zone and created a huge mess, it ended up being a real headache for the Forest Rangers. Even so, this Forest Ranger didn't hold it against Kaveh. He even invited Kaveh to his house for a meal. Hmm, maybe it's good people like him who allow people like Kaveh to survive.) |
Dori Hakkında (About Dori) | O zekidir ve her zaman kendine göz kulak olur. Hayatı dizginlerinden tutmayı ve hayallerini gerçeğe dönüştürmeyi çok iyi bilir. Onun davranışlarını tasvip etmiyor olabilirim ama farklı taraflarda olmamız, onun hayata karşı tavrını takdir edemeyeceğim anlamına da gelmez. (She's sharp and always keeps an eye out for herself. She knows how to take life by the reins and make her dreams a reality. I'm not condoning her actions, but just because we stand on different sides doesn't mean that I can't appreciate her attitude towards life.) |
Cyno Hakkında (About Cyno) | Ortak bilinç davası, Matranın iş yükünü kesinlikle artırdı ama benim vicdanım rahat. Meydana gelen olayın temel sebebinin aslında benimle hiçbir ilgisi yok. Olay hakkında beni bir defa bile arayıp yardım istemeyen Cyno'nun bunu anlayabileceğinden eminim. (The hivemind case certainly added to the matra's workload, but my conscience is clear. The root cause of what ultimately transpired actually has nothing to do with me at all. I'm sure Cyno appreciates that, as he hasn't once approached me about the incident.) |
Nilou Hakkında (About Nilou) ![]() | Bir performans sanatçısının güçlü ve zayıf yönleri oldukça açıktır. Nilou, kendisinin güçlü yönlerini nasıl kullanacağını çok iyi biliyor, bu da onun mutlu ve kolay bir yaşam sürmesini sağlıyor. (The strengths and weaknesses of a performing artist are quite clear. Nilou knows how to play to her strengths, which enables her to live a happy and simple life.) |
Dehya Hakkında (About Dehya) ![]() | Böylesine yetenekli bir kişinin Münzevilerin arasında kalması çok yazık oldu. Keşke Akademiye katılma önerimi dikkate alsaydı... Yanımızda onun gibi biri varken işlerimiz çok daha kolay yürürdü ama öngörülebilir sabit bir hayat pek ona göre değil, bunu anlayabiliyorum. *iç çeker* Yazık oldu. (It's a waste for such a capable person to remain among the Eremites. If only she'd consider my suggestion to join the Akademiya... Our work would become a lot easier with someone like her around, but a predictable life isn't exactly her cup of tea — I can understand that. *sigh* What a pity.) |
Alhaitham Hakkında Daha Fazlası: I (More About Alhaitham: I) | Çoğu insan benimle etkileşime girmekten çekiniyor. Ya korkuyorlar ya da geçinilmesi zor biri olduğumu düşünüyorlar. Umarım bu böylece devam eder. (Most people are wary of interacting with me. Perhaps they're afraid, or maybe they think I'm difficult to get along with. I hope to keep things this way.) |
Alhaitham Hakkında Daha Fazlası: II (More About Alhaitham: II) | Sosyal etkileşimlere girmekle hiç ilgilenmedim ve senin de görebileceğin gibi hayatım ve kafam çoğu insanınkinden daha rahat. Bence bu, sosyal olmanın hayatın şartlarından biri olmadığını gayet iyi kanıtlıyor. (I've never been interested in social interactions, and as you can see, my life is more comfortable than most. I'd say this is proof enough that being social is not one of life's necessities.) |
Alhaitham Hakkında Daha Fazlası: III (More About Alhaitham: III) | Her insanın başından sonuna kadar inandığı ve tutunduğu bir şeyi olmalıdır. Yoksa hayatın iniş çıkışlarına yenik düşmek ve kendini yanlış yola sapmış olarak bulmak çok kolaydır. (Every person should have something that they believe in and hold on to from beginning to end. Otherwise, it's easy to succumb to the vicissitudes of life and find yourself being led astray.) |
Alhaitham Hakkında Daha Fazlası: IV (More About Alhaitham: IV) | Düzen bir defa bozulduğunda, sonuçları bir yangın gibi etrafa yayılır. Ben böyle bir senaryodan kaçınmak istiyorum, böylece hayatıma kimse karışmamış olur ve kesintisiz bir yaşam sürerim. (Once order is disrupted, the consequences spread like wildfire. I'd like to avoid such a scenario, so I can keep my life intact and uninterrupted.) |
Alhaitham Hakkında Daha Fazlası: V (More About Alhaitham: V) | İşten sonra ara sıra bir şeyler içmek için hana uğrarım. Bunu öğrenmek istemiyor muydun? Ne? Boş zamanlarında yaptıklarını paylaşmanın, birine düşüncelerini veya fikirlerini söylemekten daha kişisel olduğu izlenimine kapılmışım. Sonuçta o bilgileri Mesaj Panosundaki herhangi birinin bilgilerinden görebilirsin. (I'll occasionally go to the tavern for a drink after work. That's not what you needed to know about? Huh, I was under the impression that sharing what you do in your free time is more personal than telling someone your thoughts or opinions. After all, you can get those from anybody on the Message Board.) |
Alhaitham'ın Hobileri (Alhaitham's Hobbies) | Ağır ve anlaşılması zor olan kitapları okumayı ve hiçbir şey anlamayıp saçını başını kaşıyan insanları seyretmeyi çok severim. Yok canım, şaka yapıyorum sadece. Başkalarının mutsuzluğundan zevk almıyorum ve nadiren benim için zor olan bir kitapla karşılaşırım. (I like reading difficult and abstruse books, and seeing others scratch their heads in confusion. I'm only joking. I don't delight in others' misery, and rarely do I encounter a book that's difficult for me.) |
Alhaitham'ın Sorunları (Alhaitham's Troubles) | Gözlemlerime göre birçok insan kendi kendine sorun çıkarıyor. Hayat zaten yeterince zor, bunu daha da zorlaştırmanın hiçbir manası yok. (Based on my observations, many people inflict trouble upon themselves. Life already has enough hardships — no need to add to them.) |
En Sevdiği Yemek (Favorite Food) | Lezzet, sunumdan önce gelmelidir. Aksi halde, yemeğin amacını çok karmaşık hale getirebilirsin. Bunun anlaşılacak kadar kolay bir şey olduğunu düşünüyorum. (Taste supersedes presentation, else you risk overcomplicating the purpose of food. I think this is simple enough to understand.) |
En Sevmediği Yemek (Least Favorite Food) | Bir şeyler okurken çorba gibi yemekleri yemek epey zordur. (It's difficult to eat soup-like dishes while reading.) |
Hediye Alma: I (Receiving a Gift: I) | Mmm, baharatlardaki ustalığının tadını alabiliyorum. (Mmm, I can taste your mastery of the seasonings.) |
Hediye Alma: II (Receiving a Gift: II) | Hımm, modern bir lezzet. Fena değil. (Hmm, a contemporary flavor. Not bad.) |
Hediye Alma: III (Receiving a Gift: III) | Burada yemeyelim. Sakıncası yoksa... Eve götürebilir miyim? (Let's not eat here. Mind if I... take it home?) |
Doğum Günü (Birthday) | Doğum günün kutlu olsun. İnsanların doğdukları günü kutlama konusunda çok hevesli olduklarını düşünmüşümdür hep. Tüm bu hevesi günlük yaşamlarına da uygulayarak yaşam standartlarını yükseltmeleri daha iyi olmaz mıydı? Sen bu açıdan epey iyi gibisin. Sana ne tür bir hediye alacağımı bilemedim, o yüzden sadece senin başvurularına özel olacak şekilde bir başvuru kanalı oluşturacağım. (Happy birthday. I've always thought people are a little too enthusiastic about celebrating the day they were born. Wouldn't it be better to apply all that enthusiasm towards their daily lives and improve their standards of living? But you seem to have done well for yourself. I didn't know what kind of gift to get, so I'll just set up a special application channel, reserved for your submissions alone.) |
Yükseltme Hakkında: Giriş (Feelings About Ascension: Intro) | Teşekkür ederim. (Thank you.) |
Yükseltme Hakkında: Gelişme (Feelings About Ascension: Building Up) | Ah, demek tek seferlik bir şey değildi. (Ah, so it wasn't a one-time-only thing.) |
Yükseltme Hakkında: Zirve (Feelings About Ascension: Climax) | Sanırım bu ilerleme konusunda sen benden daha heyecanlısın. (I think you're more excited than me about this progress.) |
Yükseltme Hakkında: Sonuç (Feelings About Ascension: Conclusion) | O tembel Akademi alimlerinin kaydettiğim ilerlemeden haberdar olmaması lazım. Eğer bunun farkına varırlarsa hayatımı daha da zorlaştırmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bana gönderecekleri her şeyi reddedeceğim elbette ama bunu yapmak için iletişim kurmak bile benim için büyük bir zaman kaybı. (We mustn't let those lazy Akademiya scholars know about the progress I'm making. If they catch wind of this, they'll stop at nothing to make my life even more of a hassle. I'll reject anything they send my way, of course, but the communication required to do so is a huge waste of my time.) |
Savaş[]
Başlık | Ayrıntılar |
---|---|
Element Becerisi | İşte buradasın. (Here you are.) |
Parla. (Flicker.) | |
Element Patlaması | Dağıl. (Scatter.) |
Işığı kır. (Diffract.) | |
Bir eleme süreci. (A process of elimination.) | |
Depar Başlangıcı | |
Depar Sonu | Alhaitham repliklerinde Depar Sonu bulunmamaktadır. |
Kanadı Açma | |
Hazine Sandığı Açma | Al bakalım. (Here you go.) |
Hiçbirinin uçup gitmesine izin verme. (Don't let any of it roll away now.) | |
Düşük Can | Ne can sıkıcı ama. (What a drag.) |
Plan değişti. (The plan's changed.) | |
Daha fazla zaman lazım. (I need more time.) | |
Düşük Canlı Takım Arkadaşı | O iş bende. (Allow me.) |
Tam da düşündüğüm gibi. (As expected.) | |
Yere Serilme | Bunu... Önceden tahmin edemedim... (I didn't... foresee this...) |
Yanlış hesap yaptım... (I... miscalculated...) | |
Önemli bir... İhmal... (A grave... oversight...) | |
Hafif Darbe Alma | |
Ağır Darbe Alma | Cık, kim bu yürekli? (Tch, how bold.) |
Pekala... (Well now...) | |
Gruba Katılma | Evet? (Yes?) |
Hadi işe koyulalım... (Let's get down to business.) | |
How long will this require, exactly? (Bu tam olarak ne kadar sürecek?) | |
Karakter Boşta (Not: Sohbet & Hava Durumu replikleri boştayken duyulabilir.) | |
Hafif Saldırı | |
Ara Saldırı | |
Ağır Saldırı | |
Tırmanma | |
Tırmanma Nefesi | |
Zıplama |
Gezinti[]
|